15 Şubat 2012 Çarşamba

Sevgililer günü hediyesi



14 Şubat Sevgililer günü akşamı, rakip UEFA’da geçen yılın finalisti Braga. Herkes bu kadar formsuz ve kötüye giden bir Beşiktaş’tan bu maç, en azından işi rövanşa taşıyabilecek skoru alabilmesini temenni ediyordu. Fakat büyük bir sürpriz bizleri bekliyordu. Bırakın avantajlı skorla dönmeyi, Beşiktaş, deplasmanda 2-0’lık galibiyetle tur kapısını aralamış oldu ve taraftarına, Beşiktaş aşıklarına müthiş bir hediye vermiş oldu.

Öncelikle Carlos Carvalhal’in rakibi iyi analiz ettiğini düşünüyorum. Bunda da kendisinin doğma büyüme Braga’lı olması, rakibi çok iyi tanımasının önemli bir payı var. 4-6-0 gibi bir taktikle maça başlayan Beşiktaş (Quaresma forvet olarak görülebilir bu taktikte ama onun da serbest oynadığını, zaman zaman kanatlara geldiğini gördük), orta sahayı çok kalabalık tutarak rakibin etkili silahını, 2-3 pasla hızlı hücuma çıkma özelliğini kilitlemeyi amaçladı ve bunu başardı. Maç 11’e 11 oynanırken de Braga’nın çok ciddi bir pozisyona girdiğini söyleyemeyiz.

Maçın kırılma anı ise şüphesiz Braga’nın henüz maçın 3’te 1’lik bölümü geride kalmışken 10 kişi kalması. Hollandalı hakemin bu kırmızıyı gösterirken çok cesur bir hamle yaptığını belirtelim, kendini yere atan oyuncuya (hele ki 30. dakikada) ikinci sarıdan kırmızıyı gösterebilmek kolay değil. Türkiye’de olsa olağanüstü eleştirilebilecek bir hakem izledik dün. Ancak ben, hakemin kendi standardını uyguladığını düşünüyorum. İki takıma da, hiç acımadan bolca kart gösterdi, çok da sert bir maç olmamasına rağmen. Ama dediğim gibi, eğer iki takıma karşı da adaletliyse, eyyamcılık yapmıyorsa bence çok da sıkıntı olmamalı bu durum.

Peki asıl sorulması gereken soru, ligdeki son 4 maçından yalnızca 1 puan çıkarabilmiş, toplam 26 maçın yalnızca 13’ünden galibiyetle ayrılabilmiş Beşiktaş, nasıl oluyor UEFA Avrupa Ligi grubundan lider çıkabiliyor, deplasmanda UEFA son finalisti Braga’yı rahat geçebiliyor ? Bence bu sorunun altında yatan temel sebep oyun anlayışı. Örneğin dün izlediğimiz Braga, Beşiktaş kendi sahasında top çevirirken sıkı bir pres uygulamadı, rakibi çok rahatsız eden bir futbol anlayışları yoktu. Ek olarak, Braga’lı defans oyuncuları, topu kapmaya gayret ettiler, çalım yediklerinde Türkiye’deki gibi tekme atmak yerine topu kovaladılar. Bu saydığım özellikler de Beşiktaş’ın istediği oyunu sahaya yansıtmasına sebep oldu. Beşiktaş’lı futbolcular, özellikle de Portekizliler, teknik futbola daha müsait oyuncular. Fakat Türkiye’de mücadele gücü ve sertlik düzeyi çok yüksek bir futbol oynandığı için de bu tip futbolcuların başarısız olması şaşırtıcı bir durum sayılmasa gerek.

Öyle veya böyle, Türk futbolunun zor zamanlar geçirdiği şu dönemde, rövanşta İnönü’de büyük bir mucize olmazsa temsilcimiz Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale yükselmiş olacak. Beşiktaş’ta Fernandes – Sivok A.Ş.’nin son maçlarda olduğu gibi yine iş başında olduğunu söyleyerek topu UEFA’daki diğer temsilcimiz Trabzonspor’a atalım ve PSV karşısında gelebilecek iyi sonucu umutla bekleyelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder