Fenerbahçe tam anlamıyla bir deplasman takımına dönüştü. Hızlı ve efektif forvet oyuncuları, kalabalık ve sağlam bir orta saha hattı ile savunma konsantrasyonunu düşürmeyen ve oyunu istediği tempoda götürmeye çalışan bir takım var karşımızda. Sezonun ilk yarısında Kadıköy'ün dışına çıkınca üç puanı zor bulan Fenerbahçe, yeni anlayışıyla deplasmanlarda istediği sonuca ulaşmayı başarıyor. Bu durumun tabi ki bir kaç nedeni var.
İlk olarak takım savunması. Defans hattının fazla güven vermemesi üzerine orta sahayı biraz daha savunma karakterli oyuncularla kuran Kocaman, takım savunmasını belli bir düzeye çekmeyi başardı. Orta saha üçlüsünde sahaya çıkan Baroni dışındaki her oyuncu savunma karakterli. Mehmet Topal olsun, Emre olsun, Meireles olsun kim çıkarsa çıksın belli ölçüde mücadele sergileyen adamlar. Tabi ki bu sistemi şu an için işleten adam Emre Belözoğlu. Sıkışık alanlarda kısa ve doğru paslarla takımını rahatlatan da Emre, ileriye topu taşıyıp takımını atağa çıkartan da. Ancak dediğim gibi bu oyun yapısı daha çok deplasman anlayışına uyuyor. Keza net bir oyun kurucunun olmaması, iyi savunma yapan rakiplere karşı sıkışık maçlarda yaratıcılık problemi çıkartacaktır. O günlerde Fenerbahçe takımsal bir yaratıcılıktan çok Sow'un veya Webo'nun kişisel bitiriciliklerine bakacaktır.
Trabzonspor'a karşı son derece başarılı bir maç çıkarttı Fenerbahçe ama bu performansın sürekli olması önemli. Çünkü Trabzonspor zaten özel ve motivasyonu yüksek bir maçtı. Bir de Bamba'nın hediyesi gelince, Trabzonspor'un gardı çok çabuk düştü ve Kocaman'ın takımı maç boyunca kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı. Fenerbahçe'nin bu hafta sonu Kadıköy'de ağırlayacağı Kasımpaşa'ya karşı göstereceği performans şampiyonluk yolunda çok önemli bir veri olacak. Bakalım Kocaman'ın takımı bir eşiği de atlayabilecek mi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder