25 Haziran 2013 Salı

U20 (Fransa - ABD) : Adam olacak çocuklar !


Ülkemizde düzenlenen U20 Dünya Kupası A grubu 2. maçlarında, Fransa ile ABD, Türk Telekom Arena'dan 1-1'lik skorla beraberlikle ayrılırken, bizler de Müzmin Sakat Blog ekibi olarak tribünün en önlerinde, ellerimizde not defterleri ile :) yer aldık. İzlenimlerimizi aktaralım, haydi buyurun:

Öncelikle maçı izlemeden skora bakan bir kişi maçın kafa kafaya gittiğini düşünebilir. Ancak maça şöyle bir bakıldığında, Fransız oyuncuların ABD'lilerden fizik olarak 2 gömlek üstün olmalarının yanı sıra, bireysel olarak da takım olarak da daha yetenekli olduklarını gördük. Elimizde topla oynama istatistikleri ne yazık ki olmasa da, Fransa'nın tahmini %65-35 gibi bir topla oynama üstünlüğünden bahsetmek mümkün idi. Oyunu yönlendiren, hükmeden taraf tamamen Fransa iken, ABD buna karşılık önde basıp rakibini bozmaya çalışan hevesliler grubundan öteye geçemedi çoğu zaman. Bunun yanında gözüme çarpan bir diğer özellik, ABD'li oyuncularının "first touch" yani topa ilk dokunuş, top kontrolü özelliklerinin oldukça zayıf olduğuydu. Eh fiziksel olarak da zayıfsınız rakibinizden, haliyle işiniz zor oluyor. Hele ki rakipte yaşına göre "üstad" bir adam, Pogba var ise.. Neyse ondan daha sonra bahsedeceğiz.

Peki sırf Fransa'nın mı atakları vardı ? Hayır, ancak ABD'nın cılız kontra denemeleri, son paslardaki becerisizlik yüzünden pozisyona bile dönüşmedi çoğu zaman, özellikle ilk yarıda. Öyle ki Fransa kalecisi Areola'nın eline değen ilk top, dakikalar 37'yi gösterirken, o da kornerden rahat bir top olarak geldi.


Gelelim U20 maçlarının en merak edilen köşesine : Hangi oyuncu sivrildi, hangisinden gelecekte yıldız olur ? Burada ele alacağımız 1 numaralı adam, zaten turnuvanın da Wonderkid'leri arasında gösterilen, Fransa'nın gelecekteki Yaya Toure'si, Pogba'dır. Sahadaki tüm oyuncular arasında ciddi anlamda fark yarattığını, kalite farkını anında anlayabiliyorsunuz. Hakim oldukları maç sırasında dahi Didier Deschamps ile pozisyon icabı girdiği bir tartışma, takımının lideri olduğunu gösteriyor zaten kaptan Pogba'nın. Eh bu yaşında İtalyan şampiyonu Juventus'da 20 civarı maçta forma giymiş bir gençten bahsediyoruz. Top çalıyor, ayağında top saklıyor, oyunu açıyor.. Kısacası bir defansif orta sahanın yapması gereken her şeyi yapıyor. Kendini daha da geliştireceğini düşünürsek, bu çocuğun ismini çok daha sık duyacağız gibi.

Fransa'dan bir diğer gözümüze batan oyuncu ise 20 numaralı formasıyla Thauvin oldu. Genç solak, sol kanatta oynarken süratli ve etkili bir biçimde çizgiye inip orta kesebilirken, ters kanada geçtiğinde de bir nevi genç Robben etkisi göstermesi, oldukça etkili bir özellik. Zaten teknik direktörleri ikinci yarıya Thauvin'i kenara alarak başladığında oyun tempoları ilk yarıya göre düşmüştü. Sonradan öğrendik ki Thauvin'i sarı kart sınırında olduğu için kritik İspanya maçına saklamak istemiş teknik direktör Deschamps.

Ve yıllardır Football Manager efsanesi olan, şimdilerde Arsenal'in yolunu tutacak olan Yaya Sanogo'ya. İlk yarıda sırtı dönük top alışı, hava toplarındaki hakimiyeti ile bizlere "inanılmaz bir Target Man geliyor!", "durdurulması güç!" dedirten Sanogo, ikinci yarıda, rezalet bir vuruşla dahi olsa penaltı golü atmasına rağmen, mental olarak kendi kendini durdurdu ve maçın geri kalanında oldukça ham bir görüntü sergiledi.

Hazır penaltı demişken, Fransa adına Yaya Sanogo'nun sonucu gol olsa da oldukça kötü bir penaltı vuruşu yapması ve ABD adına Gil'in penaltıyı kaçırması, "penaltı tecrübe işidir arkadaş, ihtiyarlar daha iyi atarlar" hipotezine destek verir bir görüntü çizdi bugün.


Geçelim Birleşik Devletler gençlerine.. Açıkçası çok sivrilen ve göze batan bir oyuncu söyleyebilmek mümkün olmasa da, yine de öne çıkan bazı gençlerden bahsetmeden geçmeyelim. Her ne kadar penaltı vuruşundan yararlanamasa da, takımın 10 numarası Gil, tekniğiyle arkadaşlarından daha ön plana çıktı. Ayrıca etkili kanat bindirmeleriyle, üstelik bu maçta henüz 2. kez milli formayı giyen takımın sağ beki Yedlin'in de gelecek için umut vaat ettiği söylenebilir. Ancak tüm bu oyuncuların yanında, maçın ABD adına en başarılı isminin Southampton forması giyen Cody Cropper olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar kurtarabileceği bir penaltıyı yemiş olsa da, maçın genelinde başarılı bir performans gösterdi bu oyuncu.

İşin geyik kısmına gelecek olursak ise, ABD'de sonradan oyuna giren Cuevas'ın tam anlamıyla Amerikan futbolundan global futbola yatay geçiş yapmış bir bücür olduğunu, ancak attığı gol ile takımına kazandırdığı 1 puan sonrasında da, Amerikan futbolunun meşhur "Cheerleader" yani ponpon kızları arasında popülaritesinin artmış olabileceği yönünde duyumlar almaktayız. Hadi yine iyisin Cuevas !


Yazımızı bitirmeden önce, MüzminSakatBlog ekibi olarak 55 bin kişilik koskoca TT Arena Stadı'nda gidip ABD kalecisi Crobber'ın ailesinin yanına, ABD koçunun ise önüne oturmuş olmamız bizim için büyük bir şans unsuruydu. Peder Bey ile yaptığımız sohbette bir çok detay öğrenme fırsatı bulduk kendilerinden. Müzmin Sakat'tan Crobber ailesine selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder