25 Haziran 2013 Salı

U20 İspanya - Gana Değerlendirmesi!



Fransa - Amerika maçının son düdüğüyle beraber günün prime-time karşılaşması başlamadan önce bir saatimiz vardı. Çıkıp bir şeyler atıştırıp, Fransa maçıyla ilgili tuttuğumuz notları karşılaştıktan sonra tribündeki yerlerimize geri döndük. Batı tribününün alt katında ortanın sağına doğru yabancı görünümlü yaşlıca bir teyzenin yanına geçtik. Amaç şuydu; "bu teyze nasıl olsa bize fazla bulaşmaz, tam konsantrasyon maçı izleriz". Tam olarak öyle oldu diyemeyiz. Yanına oturduğumuz teyze Amerika U20 takımının kalecisi Cody Cropper'ın annesi çıktı. Maçın başlamasına yakın genç oyuncunun babası ve nazar değmeyesice kardeşi de tribünde yanımıza katıldı.

Maçın başlamasına sayılı dakikalar kala, bütün Türk Telekom Arena, Ganalıların sempatikliğine kapılmıştı. Keza ilk düdüğün çalınmasıyla beraber tribünlerin İspanya'yı yuhalaması gerçekten eğlenceliydi. Daha maçın ilk dakikalarında oyunun hakiminin kim olacağını herkes hissedebiliyordu. Bu takımları izledikten sonra İspanya'nın alt yapı eğitimine hayran kalmamak mümkün değil, keza hangi yaş grubuyla sahaya çıkarlarsa çıksınlar oynamaya çalıştıkları şablon bir ressam tarafından çizilmiş gibi. Bu kadar genç oyuncuların bile, sıkışık pozisyonlarda bile sakinliklerini koruyabilip, doğru pası vermeye özen göstermeleri muazzam. Elbette ara sıra yaşlarına yenik düşüp, beklenmedik hatalar yapabiliyorlar ama biliyorsunuz işte, kadı kızı meselesi.

Kronometre 10. dakikayı gösterdiğinde Gana tribünleri davullarla takımına destek vermeye ve yanımızdaki  teyzeyi de alkışla eşlik ettirmeye başlamışlardı ki muazzam bir organizasyon ile İspanya ilk golü yazdırdı. Bu golle skora da yansıyan üstünlüğün ilk otuz dakika boyunca dominasyon şeklinde olduğunu söylesek yalan olmaz. Bu mutlak hakimiyeti yaratan en büyük etkenlerden biri de, İspanya'nın Gana'nın büyük fiziksel gücüne karşılık verebilip, hiç bir ikili mücadelede geri adım atmamasıydı. Lakin, maçın sonuna kadar kazın ayağı öyle olmadı.


Otuzuncu dakikadan itibaren oyunda dengeyi sağlayan ve fiziksel üstünlüğü ile teknik dezavantajını dengeleyen bir Gana milli takımı izledik. Gana adına not alınması gereken bir unsur, taktik disiplinden çabuk çıkabiliyor olmaları. Bir şeyler yapmak istiyorlar, çabalıyorlar ama bu yoğun efor çoğu zaman doğru kararı vermelerini engelliyor. Amiyane tabirle çabuk gaza geliyorlar diyebiliriz. Maçın ikinci yarısı karşılıklı ataklarla geçse de İspanyollar kaliteli ayakları sayesinde maçı istedikleri skorda tutmayı başardı ve üç puanı ikinci yarı zorlansa da hanesine yazdırmayı bildi.

Gelelim kişisel performanslara. Müzmin Sakat ekibi olarak 90 dakika boyunca hayranlıkla izlediğimiz büyük bir yıldız adayı var İspanya'da; Oliver Torres. Atletico Madrid'in 19 yaşındaki genç yıldızı orta sahanın ortasında veya 10 numara olarak tanımlayabileceğimiz bölgede görev alıyor. Torres'in kalitesi topu ayağına alır almaz hissediliyor. Topa ilk dokunuşu olsun, top ve oyun hakimiyeti olsun, uzun veya ara pasları olsun, müthiş oyun görüşü olsun, bir oyun kurucuda aranabilecek her özelliğe sahip. Dezavantajları ise fiziksel olarak kendi yaş grubunun dışında oynarken güçsüz kalacaktır ve gol bölgesinde kendisini sıklıkla göremiyoruz. Kendisinin David Silva mı, Sergio Canales mi olacağını merakla takip edeceğim.


İspanya'nın oyun kimliği nedeniyle sürekli öne çıkan bir oyuncusu olmuyor ama takımın iki yıldızından da bahsetmeden geçmeyelim. Barcelona'nın genç yıldızı Gerard Deulofeu ve Real Madrid alt yapısının ürünü Jese. Deulofeu, tipik bir kanat forvetinin karakteristik özelliklerini taşıyor. Top hakimiyeti oldukça iyi ve çok çabuk. Jese ise golü koklayan tarzda bir forvet. Gol anında nerede olması gerektiğini hissedebiliyor. Önümüzdeki dönemde bu iki ismi de sıklıkla duyacağız.

Gana'da ise gözümüze takılan iki oyuncu oldu. Birincisi 20 numaralı formasıyla Richmond Boakye ve 4 numaralı formasıyla Joseph Attamah Larweh. Maçtan sonra Boakye'nin geçtiğimiz sezon Genoa'dan Juventus'a transfer olduğunu ve sezonu kirada Sassuolo forması giyerek geçirdiğini öğrendik. Yani genç yıldız keşfedilmiş durumda. Boakye fiziğini oldukça iyi kullanıyor ve tam anlamıyla yıpratıcı bir santrfor. Yaptığı koşular ve enerjisiyle savunmayı çok rahatsız ediyor. Bitiriciliğini de geliştirebilirse çok önemli bir santrfora dönüşebilir. Ligimizde de çok ama çok iş yapabileceğini düşünüyorum. Juventus satmayı düşünürse başta Bursaspor'a duyurulur. İkinci isim ise Larweh. Bu çocukla ilgili enteresan durum ise Transfermarkt'da 24 yaşında görünüyor olması. Sanırım ortada bir yaş küçültme veya bir dezenformasyon var. Neyse, Larweh stoper olarak görev yapıyor ve ayağı yere sağlam basan bir isim. Hamleli stoper dediğimiz türden ama tekniğini de fena bulmadık açıkçası. Larweh'i de ligimizde görmeyi isterdim, maliyeti de ne kadar yüksek olabilir ki...

Oliver Torres'i tanıyalım;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder