Yıldırım Demirören… Yıllardır Beşiktaş Kulübü başkanlığı
yapan bu şahıs, Beşiktaş tarihinin başına gelmiş en büyük belalardan biri! Öyle
ki, kendisinin başkanlık döneminde nerdeyse her yıl teknik direktör değiştiren,
onlarca oyuncu transfer edip zararına yollayan (yıllar boyunca bildiğim
kadarıyla yalnızca bir futbolcunun satışından kar edilmiş : John Carew), doğru
dürüst bir sportif başarı elde edemeyen bir Beşiktaş’tan bahsedebiliriz. Üstüne
üstlük, Beşiktaş Kulübü’nün son açıklanan rakamlara göre borcu 450 milyon TL’yi
bulmuş durumda. İşte bu denli büyük bir başkan kendisi (!)
Şüphesiz Beşiktaş taraftarını en çok kızdıran süreç, bu şike
soruşturmasında Demirören’in takındığı haldir. Başkanı olduğu kulübün eski
asbaşkanı, teknik direktörü ve protokol sorumlusu hapisteyken bile bırakın
destek vermeyi, Asbaşkan Adalı’nın aleyhine olabilecek ifadeler veren Demirören,
son olarak 26 Ocak’ta TFF Olağanüstü Genel Kurul’unda sarf ettiği “Şike
soruşturmasında sadece Fenerbahçemiz yok, 8 takımın adı geçmekte” lafı taraftarın
sabrını taşıran son hamle olmuş oldu (Fenerbahçemiz dediği cümle içinde
kullandığı diğer takımlar arasında kendi kulübü, Beşiktaş’ta bulunuyor,
hatırlatalım). Her ne kadar “o kelime”yi Kulüpler Birliği Başkanı olarak
söylemiş olsa da, kendi kulübünün haklarını savunmayı bir kenara bırakmış
olması, yalnızca Fenerbahçe’yi savunması oldukça düşündürücü… Kendisinin
aylardır Beşiktaş maçına gitmediğini de dipnot olarak ekleyelim.
Bu şahıs, sadece Beşiktaş’ı batırmakla kalmayıp, üstüne
üstlük Türk futboluna da el atmış durumda. İşte bu korkutucu. Yaptığı bir
açıklama var ki, akıllara zarar ! UEFA’nın şike soruşturmasına müdahale edip
ceza verme ihtimali için “Gerekirse tüm kulüpler olarak Avrupa’ya gitmeyiz”
diyor. Sen kimsin, ne olduğunu zannediyorsun da bu hakkı kendinde buluyorsun,
hem Beşiktaş hem diğer kulüpler adına diye sormak isterim kendisine.
Bir sözüm de Beşiktaş taraftarına olacak… Yıldırım
Demirören’in en çok eleştirildiği, tribünlerde “Yeter Yıldırım Demirören”
seslerinin her maç yükseldiği dönem sonrası, yaptığı 2 transferle (Quaresma ve
Guti) taraftarın gözünü boyamayı başaran bu başkan, tezahüratları “Yetmez
Yıldırım Demirören” olarak değiştirmeyi başarmıştır. Bu kadar kolay mıydı
eleştirileri bitirmek, kulüpteki kredisini arttırmak ?! Bilinçli Beşiktaş
taraftarı, Demirören’in çok çok kötü bir yönetici olduğunu başından beri
biliyor ve hala söylüyor, ama bir takım taraftarların yıldız aşkıyla gözleri
boyanmıştı ve hatalarının yeni yeni farkına varmaya başladılar. Olan, yine
Beşiktaş’a oluyor ne yazık ki. Şu bir gerçek ki, iyi yönetilmeyen kulüp
başarıya ulaşamaz, asla !
Yazımı bitirirken son olarak Profesyonel Futbol Disiplin
Kurulu’nun Manuel Fernandes’e vermiş olduğu cezadan bahsetmek istiyorum. Engin
Baytar’ın rakibine kafa atıp direk kırmızı kart gördüğü pozisyon sonrası
oyuncuya 2 maç ceza veren sayın (!) PFDK yöneticileri, çift sarı karttan
kırmızı görüp hakeme sert itiraz eden Fernandes’e 2 maç ceza veriyor (2. maç
Fenerbahçe derbisine denk geliyor hatırlatalım). Buna ek olarak, (her ne kadar
bu tarz yorumlara girmek istemesem de) geçen maçta Beşiktaş’ın rakibi
Kayserispor’lu oyuncuya çok net ikinci sarıdan kırmızıyı veremeyen M.Kamil
Abitoğlu, Mersin İdman Yurdu maçında Simao’nun penaltısı artı kırmızı kartı
veremeyen Kuddusi Müftüoğlu… İnceden inceden Beşiktaş’ı sindirmeye başlayan bir
TFF göze çarpmakta. 109 yıllık Beşiktaş Kulübü’nün Başkanı olarak Yıldırım
Demirören’in görevi, kulübünün haklarını savunmaktır ! Çok sevdiğim bir spor
yorumcusu olan Güntekin Onay’ın (Demirören’in sahibi olduğu Vatan Gazetesi’nde
yazar olmasına rağmen) az bile söylediği, cesurca eleştirisi ile
sonlandırıyorum yazımı. Üslübum biraz sert olduysa hepinizden affola…
Güntekin'in söylediği lafın arasına girerken müthiş şahsiyet ve güzel insan olan Rıdvan Dilmen'in söylediği lafa dikkat ettin mi? "Sen Vatan'dan istifa ettin dimi?" İnsan kendi kişiliğini ve karaktersizliğini ne güzel deşifre ediyor bazen..
YanıtlaSilAynen öyle, bir basın mensubu olarak kendinden üstlerinin yalakası olduğunu, düşündüklerini Güntekin gibi özgürce söyleyemeyecek kadar korkak bir insan olduğunu çok güzel açığa vurmuş gerçekten...
YanıtlaSil