27 Şubat 2012 Pazartesi

Milli Takım’da Avcı devrimi




Euro 2008’de gördüğümüz tavandan sonra takım olarak futbol arenasında “av” olduk. Çitalardan ve diğer yırtıcılardan kaçmaya çalışan ceylan misali gücümüzün bizi götürdüğü yere kadar koştuk. Ancak birkaç taş yolumuza çıkınca geldi Bosna Hersek yolladı oku kalbimize. 2010 Dünya Kupası’na gitme şansımızı işte böyle yitirdik. “Eyvallah” dedik, “hatalarımızdan ders aldık”. Getirdik takımımızın başına dünyanın sayılı adamlarından birini. “Bizi av statüsünden çıkart, ileriye yönelik bir takım kur” dedik. Ancak yine ürkek ceylanı oynadık ve nefesimizin ulaştırdığı son geçitte Hırvatistan dişlisi çıktı karşımıza, sonuç paramparça. 2008’de yarattığımız avcı kimliğimiz birkaç yıl içinde darmadağın olmuştu. Hatırlayın şöyle bir 2008’deki turnuvayı.. Muazzam bir futbol mu oynuyorduk? Hayır. Ancak futbolda en önemli sıfatlardan biri olan “ters takım” kimliğinin dünyadaki en büyük temsilcisi olmuştuk. Kısmet bu ya turnuvadaki en iyi topumuzu oynadığımız maçın sonucunda da kupadan elendik. Hangimizin içinde kalmadı ki o Hakan Balta ve Mehmet Topal’ın stoperde oynadığı muhteşem Almanya maçı. O zaman da konuştuk bu başarının tescillenmesi için istikrar ve süreklilik şart diye. İstikrar demek her turnuvada yarı final oyna demek değil, her turnuvaya katıl en azından çıkabiliyorsan gruptan çık demek. Ne yazık ki yapamadık.. 2012’yi de kaybettikten sonra yapılacak şey aslında çok net bir şekilde önümüzde duruyordu. Milli takımımızın iskeletinin büyük bir bölümünü değiştirmek, başa istikrarlı bir şekilde başarıya götürebilecek bir teknik adam getirmek ve içi geçmiş ismi kalmış oyuncuları kesip atmak. Bu bağlamda Mehmet Ali Aydınlar yönetimi belki de yönetim süreçleri boyunca en doğru kararı alıp Türk futbolunu sorunlarıyla avantajlarıyla en iyi şekilde tanıyan adamlardan biri olan Abdullah Avcı’yı uzun vadeli bir imza ile takımın başına koydu. O dönemde bu kararı desteklemiştik, olması gereken buydu demiştik. Bu günlerde de Avcı’nın kadrosu bize umduğumuz ve özlediğimiz kimliği arz etmenin sinyallerini veriyor.

Birkaç yıldır karşımıza konulan ve bizi bir yere vardırmayacak olan o etkisiz kadro görünen o ki çok ciddi bir gençlik değişikliğiyle paramparça oluyor. Avcı milli formamızı taşımanın gururunu hak eden yeni yüzleri kadroya çağırmaktan çekinmemiş. Keza hedefimizin futbolun mabedi Brezilya’da oynanacak olan 2014 Dünya Kupası’na gitmek olduğunu düşünürsek, bu kabuk değiştirme sürecine bir an önce başlaması son derece iyi oldu. Bu kırmızı-beyaz gururla formayı taşıyacak olan yeni yüzlerin bazıları direkt olarak oynayabilecek oyuncular (Bknz. Olcan Adın), bir kısmı ise geleceğimizi sağlamlaştırmak adına başlanan projeler (Bknz. Necip Uysal). Tabi ki bu açıklanmış kadroya önümüzdeki süreçte katılan tecrübeli oyuncularımız da olacaktır, ki Hamit Altıntop’un en azından karakteriyle bu takıma mental liderlik eden oyunculardan biri olduğunu düşünüyorum.



Esas iki kelâm etmemizi gerektiren konulardan biri de takımızın iskeletinin nasıl oluşacağı ve nasıl oluşması gerektiği. Teknik direktörümüz İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da uzun süre 4-3-3 sistemiyle oynadı. Milli takıma da bu anlayışı mı taşır yoksa çift forvetli bir sistem düşünür mü şuan için bilmiyoruz. O yüzden taktik üzerinden ziyade oyuncu havuzu üzerinden yorum yapmak daha doğru olur. Şu sıralar kaleci havuzumuz normalde alışık olduğumuzdan daha geniş. Yalnız bu kadroda yer bulamamış olsa da hala birinci kalecimizin saha içi meziyetleri kıyaslaması yapıyorsak Volkan Demirel olması gerektiğini düşünüyorum. Keza Onur Kıvrak’ın formasını Tolga’ya kaptırması, Sinan Bolat’ın en azından bana fazla güven vermemesi ve Cenk Gönen’in fazlasıyla saç baş yoldurması bu düşüncemi destekliyor. Sanıyorum son yıllarda en büyük deprem savunma hattımızda yaşandı. Sonunda üzerini örtemediğimiz bir fay hattı oluştu ve bu süreçte ciddi hasarlar aldık. Ancak şimdi görüyoruz ki bu ucu görünmeyen fay hattının failleri, sahte mühendisleri bu kendi yarattıkları fay hattına düşmüşler. Servet Çetin, Gökhan Zan, Hakan Balta ve Sabri Sarıoğlu başta olmak üzere devasa bir değişiklik yapıyoruz savunma hattımızda. %99 hayırlı olacaktır diye düşünüyorum, ulan Galatasaray bu 4’lünün üçünü değiştirdi şampiyonluğa koşuyor baksanıza. Yeni nesil savunma hattımızda yerini banko olarak gördüğüm tek isim Gökhan Gönül. Sol bekte Hasan Ali Kaldırım’ı İsmail Köybaşı’nın önünde görüyorum ama forma rekabeti yoğun olacaktır. Göbekte ise kullanabileceğimiz gayet kaliteli genç oyuncular karşımıza çıkıyor. Ömer Toprak, Serdar Kesimal, Serdar Aziz ve Semih Kaya. Bu mahşerin dört atlısından iki tanesini seçmek zor, muhtemelen form durumlarına göre teknik direktörümüz tercih yapacaktır. Orta Saha ise bence en güçlü olduğumuz hat. 3 tane Avrupa standartlarında üst düzey oyuncumuz var. Mehmet Topal gibi bir dinamo, Selçuk İnan gibi bir hem mücadeleci hem maestro ve Nuri Şahin gibi bir oyun kurucu. Bu oyuncuların yeni jenerasyon milli takımızın yapı taşları olmasını bekliyorum. Tabi ki sistem veya formsuzluk nedeniyle oynamadıkları zamanlar olacaktır ama genel yapının inşa edileceği sağlam taşlar bu adamlar. Bu üçlünün yanında ise Alper Potuk, Necip Uysal ve Mehmet Ekici gibi gençlere yatırım yapıyor Abdullah Avcı. Bence mükemmel bir kombinasyon. Gelelim kanat ve hücum hattına. Kanatlarımızda yer vermemiz gereken isimler bana göre Olcan Adın ve Arda Turan. Zira Olcan son birkaç aydır oynadığı futbolla bu formayı sonuna kadar haketti. Yine bir genç yetenek Olcay Şahan ve Caner Erkin de bu ikiliyi yedekleyecek kozlarımız. Santrfor olarak tartışılmaz konuma yükselmiş bir yıldızımız var artık; Burak Yılmaz. Umuyorum ki, sakatlık veya başka sebeplerle formu düşüşe geçmez. Çünkü kendisine çok ihtiyacımız var. Burak’ın bir numaralı yedeği ise benim bakış açıma göre Mustafa Pektemek. Beşiktaş’a geldiğinden beri daha çok göz önünde olan Mustafa futboluyla herkesin beğenisini kazanıyor. Gelişimine devam ederse milli takımımız için de Beşiktaş için de önemli bir kazanç olacaktır. Yıllardan beri beklenilen patlamayı bir türlü yapamamış olan Mevlüt ve “belli bir standardın futbolcusu olarak gördüğüm” Umut Bulut da rotasyon forvetlerimiz..



Alt alta üst üste koyduğumuz vakit en güçlü bölgemizi orta saha en zayıf bölgemizi ise kanat hattı olarak görüyorum. Savunma oyuncularımızın potansiyelli ve kumaşı iyi oyunculardan kurulu olması gelecek için ümit verse de kısa vadeli olarak sıkıntı yaşamamıza sebep olabilir. Hızlı ve top kontrolü yüksek kanat oyuncularının yetişmesi ve ileride forma giymesi elimizdeki kozları arttıracaktır. Gökhan Töre benim bu pozisyon için bir numaralı “potansiyel” adayım. Mustafa’nın yükselen formu forvet krizimizi bir nebze dindirse de 1-2 yırtıcı forvetimizin yükselmesi gerekiyor.

Artık milli takım olarak bir yola girdik.. Uzun ve son yıllara kıyasla çok daha parlak olabilecek bir yol. Teknik ekibimiz de yoğun bir şekilde çalışıyor ve olabilecek en iyi takımı yaratmanın yollarını arıyor. Arkalarında durmak ve destek olmak da taraftarlara düşüyor. Umarım yeni federasyon başkanımız, vizyonuyla yedi cihana nam salmış, başarının sözlük karşılığı ve aynı zamanda küçük tüplerin büyük yaratıcısı Yıldırım Demirören de gerektiği zaman teknik direktörümüzün yanında durmayı başarabilir. Çünkü bu takımın yeniden avcı olma vakti geldi.

1 yorum: