14 Şubat Sevgililer günü akşamı, rakip UEFA’da geçen yılın finalisti
Braga. Herkes bu kadar formsuz ve kötüye giden bir Beşiktaş’tan bu maç, en
azından işi rövanşa taşıyabilecek skoru alabilmesini temenni ediyordu. Fakat
büyük bir sürpriz bizleri bekliyordu. Bırakın avantajlı skorla dönmeyi,
Beşiktaş, deplasmanda 2-0’lık galibiyetle tur kapısını aralamış oldu ve taraftarına,
Beşiktaş aşıklarına müthiş bir hediye vermiş oldu.
Öncelikle Carlos Carvalhal’in rakibi iyi analiz ettiğini
düşünüyorum. Bunda da kendisinin doğma büyüme Braga’lı olması, rakibi çok iyi
tanımasının önemli bir payı var. 4-6-0 gibi bir taktikle maça başlayan Beşiktaş
(Quaresma forvet olarak görülebilir bu taktikte ama onun da serbest oynadığını,
zaman zaman kanatlara geldiğini gördük), orta sahayı çok kalabalık tutarak
rakibin etkili silahını, 2-3 pasla hızlı hücuma çıkma özelliğini kilitlemeyi
amaçladı ve bunu başardı. Maç 11’e 11 oynanırken de Braga’nın çok ciddi bir
pozisyona girdiğini söyleyemeyiz.
Maçın kırılma anı ise şüphesiz Braga’nın henüz maçın 3’te 1’lik
bölümü geride kalmışken 10 kişi kalması. Hollandalı hakemin bu kırmızıyı
gösterirken çok cesur bir hamle yaptığını belirtelim, kendini yere atan
oyuncuya (hele ki 30. dakikada) ikinci sarıdan kırmızıyı gösterebilmek kolay
değil. Türkiye’de olsa olağanüstü eleştirilebilecek bir hakem izledik dün.
Ancak ben, hakemin kendi standardını uyguladığını düşünüyorum. İki takıma da,
hiç acımadan bolca kart gösterdi, çok da sert bir maç olmamasına rağmen. Ama
dediğim gibi, eğer iki takıma karşı da adaletliyse, eyyamcılık yapmıyorsa bence
çok da sıkıntı olmamalı bu durum.
Peki asıl sorulması gereken soru, ligdeki son 4 maçından
yalnızca 1 puan çıkarabilmiş, toplam 26 maçın yalnızca 13’ünden galibiyetle
ayrılabilmiş Beşiktaş, nasıl oluyor UEFA Avrupa Ligi grubundan lider
çıkabiliyor, deplasmanda UEFA son finalisti Braga’yı rahat geçebiliyor ? Bence
bu sorunun altında yatan temel sebep oyun anlayışı. Örneğin dün izlediğimiz
Braga, Beşiktaş kendi sahasında top çevirirken sıkı bir pres uygulamadı, rakibi
çok rahatsız eden bir futbol anlayışları yoktu. Ek olarak, Braga’lı defans
oyuncuları, topu kapmaya gayret ettiler, çalım yediklerinde Türkiye’deki gibi
tekme atmak yerine topu kovaladılar. Bu saydığım özellikler de Beşiktaş’ın
istediği oyunu sahaya yansıtmasına sebep oldu. Beşiktaş’lı futbolcular,
özellikle de Portekizliler, teknik futbola daha müsait oyuncular. Fakat Türkiye’de
mücadele gücü ve sertlik düzeyi çok yüksek bir futbol oynandığı için de bu tip
futbolcuların başarısız olması şaşırtıcı bir durum sayılmasa gerek.
Öyle veya böyle, Türk futbolunun zor zamanlar geçirdiği şu
dönemde, rövanşta İnönü’de büyük bir mucize olmazsa temsilcimiz Beşiktaş, UEFA
Avrupa Ligi’nde çeyrek finale yükselmiş olacak. Beşiktaş’ta Fernandes – Sivok A.Ş.’nin
son maçlarda olduğu gibi yine iş başında olduğunu söyleyerek topu UEFA’daki
diğer temsilcimiz Trabzonspor’a atalım ve PSV karşısında gelebilecek iyi sonucu
umutla bekleyelim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder