9 Ekim 2011 Pazar

Barcelona’lara layıksın Rıdvan!



Almanya maçının sonunda dakikasında Rıdvan Dilmen’in yaptığı saygısızlığı duymamıştım. Bu sabah Reha Muhtar’ın yazısına bir göz attım ki, o zaman öğrendim. Arkadaş’ın yeniden ergenliğe girmiş olması kuvvetle muhtemel. 90+2. dakikada Almanlar top çevirirken Rıdvan’cığımız milli takımın ezikliğine dayanamayıp kulaklığını bırakmış. Lütfetmiş. Ne yazık ki Rıdvan Dilmen’e yakışır bir futbol oynayamıyoruz ki, o da güzel sözleriyle kulaklarımızı okşasın. Tamam, kabul ediyorum ve katılıyorum ki, son bir süreden sonra Almanlar topla oynamayı bırakıp sağa sola koşturarak bizimle oynamaya başladı. Ama böyle bir hareketin mazereti midir bu? Attığın trip kime Rıdvan? Milli takıma mı? Yoksa Hiddink senin 20 saniye kala maçı anlatmadığını duyup istifa mı edecek?

Ancak bu kendini dev aynasında görme sendromu zamanında parlak yıldız olmuş oyuncularımızın bazılarında çok net görünüyor. Rıdvan ve Sergen bu kesimin öncüleri. Bu iki arkadaş da çok yetenekli ve kaliteli futbolculardı ama sonra? Başarısız teknik direktörlük denemelerinden sonra (Sergen bir tek Beşiktaş’ın genç takımını çalıştırdı hakkını yemeyelim) televizyonda ahkam kesmeye başlamış iki şahsiyet oldular. Rıdvan’ın objektif olduğunda yorumlarını dinlemek iyi güzel de objektifliğini (kulüp bazında) kaybettiği zaman hiç çekilmediğini de biliyoruz. Fenerbahçe yenildiğinde gözlerinden ateş fırlayan Rıdvan’ın, Beşiktaş ve Galatasaray puan kaybettiğinde canlı yayında kahve muhabbetine bağladığını çok gördük. Konuyu biraz dağıttık ama kısaca şunu söylemek istiyorum; kişilere hak ettiğinden fazla değeri verirsen, bu şekilde bir yerlerinin kalkmasını da engelleyemezsin. Maç yorumla diye 1 milyon dolar verirsin, 20 saniye kala şov yaparak kulaklığı atar. Şike skandallarından sonra yorumculuğu bıraktım der 3 hafta sonra geri döner. Ne demiştik; Barcelona’lara layıksın Rıdvan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder