1 Mayıs 2012 Salı

Bizim futbolumuz temiz, esas kirli olan UEFA bir kere!


Aylardır dillere pelesenk olan şu şike muhabbetini konuşmaktan, yazmaktan artık çok sıkıldım. Benim gibi daha birçok başka futbolseveri, bu çok sevdiğimiz oyundan soğutmayı başardılar. Ancak neredeyse 10 aydır oynanan bu tiyatro karşısında bir şeyler yazmamayı, her şeyden önce gururuma yediremiyorum. Kamuoyunu göz göre göre salak yerine koyanların, 75 milyonluk bir ülkede istedikleri gibi at koşturanların yaptıklarını sadece bunaldığım için hazmetmeyi gururuma yediremiyorum. Suç ihtimalinin ortaya çıkmasıyla beraber muhtemel suçun cezasını belirleyen kanunun değiştirilmesini kabul edemiyorum. Hayır arkadaş, yazdıklarımın bir getirisi bir sonucu olmayacak olsa da; kafamdakileri sözcüklere dökmeden rahat edemiyorum.

Beşiktaş gibi saygın bir kulübün koskoca tarihin en saygı duyulmayacak başkanlığını yapan, yönetme yetisinden yoksun ve başarısızlığını defalarca kanıtlamış bir adamın Federasyon başkanı olmasına zaten karşı çıktık. Yapmayın, etmeyin dedik. Biz kimiz ki gerçi, arkadaşlarıyla muhabbetler eden gençler. Ne önemimiz var canım bizim. Ancak bizim gibi düşünen milyonlarca insan vardı. Bu da bizi ne yapıyor? Kamuoyu. Hani o “nasıl olsa bunlar bir şeyden anlamaz” denilen insan güruhu. İşte o biziz.

Şu sürecin başladığından beri devam eden, Galatasaray’ı davanın içine çekme çabası artık muazzam bir boyuta ulaştı. Arkadaş, ben çıkıp Galatasaray tarihinde hiçbir şike olmamıştır demiyorum. Ancak şu son birkaç sezonla ilgili dönüp dolaşıp Galatasaray’ı bu işin içine çekmeye çalışmak tek kelimeyle acizliktir. Soruşturma başladığından beri önce Denizli maçı araştırıldı, bir şey bulunamadı. Sonra muhteşem bir “savunma”nın ürünü olarak Aziz Yıldırım mahkemede Strum Graz – Galatasaray maçını izletti ve “şike böyle yapılır” imasında bulundu. Şaşırdık. Ancak bu en son yaşanılan gelişme iki kelimeyle komedi ve rezalettir. Sırf “bütün takımlar bu işin içinde beylerr yeaaa” kılıfına uydurmak için, geçen hafta oynanan Trabzonspor – Galatasaray maçından dolayı Galatasaray PFDK’ya sevk edilmiş. Yani o maçta şike falan yapıldığına inananlar var sanırım. Gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Aynı şekilde Bursaspor’u da bu işin içine çekmeye çalışıyorlar onu da atlamayayım. Zaten işin sonunda Galatasaray ve Bursaspor’un yolu 2. Lige düşerse şaşırmam.

Onlarca sayfalık iddianame, onlarca sayfalık telefon kayıtları.. Yıldırım Demirören’in açıklamalarına göre kimsenin suçlarının içinde bulunmadığı sayfalar topluluğu. Şikenin sahaya inip, inmediği tartışması.. Belki de inmemiştir. Ancak Allah aşkına şu telefon kayıtlarını adam gibi bir okuyup, kıllanmayan, “yok arkadaş Türk futbolu tertemiz” diyebilen bir insana ne denebilir ki? Şike sahaya inmiş midir? Bunun ölçülebilir bir nicel derecesi mi var da değerlendirmesini yapabiliyoruz.. Dünyada böyle bir tartışmanın örneği var mı acaba?

Bir de bugün bir 105. Madde fiyaskosu çıktı, onu duydunuz mu? Kısaca şöyle açıklamaya çalışayım: Bir kulübün şike yaptığına karar verilirse, yaptırımın uygulanması en az bir yıl en fazla beş yıl süreyle ertelenebilir. Bu süreç içerisinde bir kez daha şike yapılırsa, bu sefer cezası uygulanır. Futbol tarihindeki en saçma sapan maddeye Türkiye olarak imza attık. Yahu böyle bir şey olabilir mi? Bir de bunu UEFA’nın karşısına koyacağız gidip. Diyeceğiz ki, bakın biz böyle bir karara vardık.. Sonra adamlar milli ve kulüp takımlarımızı organizasyonlarından def ettikleri zaman, oturup ağlarız. Ya da düşündüm de ağlamayız be, ona da bir kılıf uydururuz “oh iyi oldu deriz”. TFF başkanımızın deyimiyle “ Bakın biz UEFA’da oynuyoruz da ne oluyor? Üç kuruş para alıyoruz alt tarafı.”. Zaten başlıkta da dediğim gibi temiz olan biziz, onlar pis.

Daha çok şey yazılır, çok şey konuşulur. Ancak artık anlamı pek de yok. Futbolumuzla ilgili umutlu olma lüksünü bile elimizden alıyorlar. Türkiye olarak Avrupa’ya gitme ihtimalimizi güzel güzel törpülüyorlar. Keşke Türk futbolunu bu noktaya getiren herkes bir araya gelip Metin Oktay’ın, Baba Hakkı’nın, Lefter Küçükandonyadis’in hepsinden de önce sporun ahlaklı olması gerektiğini bizlere anlatmaya çalışan Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün önünde diz çöküp özür dileyebilselerdi. Çünkü bu ülkenin futbolu için emek vermiş herkesin kemikleri sızlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder