12 Mayıs 2012 Cumartesi

Süper Final'in Final'inin süper analizi



İşler kızıştı.. Heyecan yaratsın diye, beklenmedik bir şekilde peydahlanan ÜBER FİNAL!'in son maçına geldik. Şans bu ya, şampiyonluğun kaderi de bu maça bağlandı. Türk "Classico"suna Şükrü Saraçoğlu'nda tanıklık edilecek, Galatasaray'ın çifte şans hali şampiyonluğa ulaşırken, Fenerbahçe evinde galip gelirse kupaya uzanacak. Buraya kadar bahsettiğim kısım maçın hikayesi. Benim ne kadar esas konuşmak istediğim kısım saha içinde karşımıza gelecek olanlar. Gereğinden uzun süren ve artık bitmesinin hepimiz için daha hayırlı olacağı bir sezonun son maçında son bir teknik / taktik değerlendirmesi yapalım.



Galatasaray'dan başlıyorum. Sittin (doğru mu yazdım acaba?) senedir kazanamadığı bir stada şampiyonluk amacıyla gitmek kolay değil. Hele ki, böyle bir atmosfer ver stres altında Kadıköy'de oluşacak atmosferde top oynamak kolay değil. Bu yolda alınan en büyük darbelerden biri benim açımdan Fatih Terim'in saha kenarındaki yerini alamayacak olmasıydı. Ancak eyyam kokan bir kararın neticesinde Terim takımının başında olabilecek. Bu çok önemli. Çünkü saha içi ve tribünlerden oluşacak bir gerginlik karşısında oyuncularını sakin tutmayı başarmalı Fatih Terim. Tabi ki önce kendisinin sakin kalması lazım o ayrı. Gerekli yerlerde oyuncularına müdahale etmesi, bir basketbol koçu gibi yönetmesi lazım bu maçı.

Gelelim sarı-kırmızılı oyunculara ve taktik dizilişe. Ben ki, her zaman ama her zaman Türkiye'deki büyük takımların çift forvet oynaması gerektiğini savunurum, yarınki maç özelinde Galatasaray ile ilgili bu fikrimi değiştiriyorum. Ben olsam fiziksel gücü bana göre son bir kaç haftadır düşmekte olan Necati veya ne yazık ki pili bitmiş bir Milan Baros yerine kesinlikle Riera ile başlanmalı ve Emre Çolak orta sahanın ortasına kaydırılmalı. Fenerbahçe'nin olası 11'ini düşündüğümüz zaman orta sahanın Cristian-Emre-Selçuk üçlüsüyle kurulacağını tahmin edebiliyoruz. Melo - Selçuk ikilisinin işin özellikle pres kısmında yetersiz kalabileceğini ve bu yüzden orta saha hakimiyetinin kaybedilmemesinin ortayı üçlemeye bağlı olduğunu düşünüyorum. Galatasaray'ın normal oyununda ileride oynayan iki oyuncunun orta sahaya verdiği destek çok önemli. Ancak bunu sağlamak için güçlü bir fiziksel kondisyon şart. Mevcut durumda Elmander'e bu görevde destek olabilecek bir partner göremiyorum.

Göbeğe üçüncü orta saha özellikli oyuncuyu çekmek mücadele gücünü arttırmak açısından oldukça önemli ama hücum gücü için de ciddi bir risk. Emre Çolak'ın bu pozisyonda oynadığı maçlarda yeterince ileri uca gerekli desteği sağlayamadığını gördük. Bu noktada iki pozisyonun yapacağı ekstra işler kritik. Birisi şüphe yok ki, Riera'nın kanadı olur. İspanyol oyuncu geldiğinden beri haklı olarak çok eleştirildi ama son haftalarda fazla sırıtmıyor. Bu maçta oynarsa çizgisinin üzerine çıkması gerekiyor. Kanadı etkili kullanmak, aynı zamanda Gökhan Gönül'ün de hücuma vereceği desteği azaltmak anlamına geliyor. Diğer pozisyon ise, Melo ve Selçuk'dan oluşacak olan orta saha hattı. Önlerinde oynayacak olan oyuncu benim idealimdeki gibi Emre de olsa Fatih Hoca'nın standart sistemindeki Necati de olsa, hücuma verecekleri destek maçın belirleyicilerinden olacak. Özellikle bu hattan gelecek olan uzaktan şutlar, hücum repertuarının çeşitlenmesi için değerli. Hücum repertuarını genişletecek diğer bir unsur da beklerin katkısı. İlk maçta Eboue'nin katkısı müthişti. Ancak o maçta Aykut Kocaman'ın büyük bir hatası vardı; o da Stoch'u yedek oturtmak. Eboue'ye karşı üzerine fazla gelmeyen bir oyuncuyu oynatırsanız, sağ kulvarda at koşturur Fildişi'li. Eboue bu maçta, ilk maçtaki kadar rahat olamayacak ve savunmayı ikinci plana atma şansını bulamayacak.

Savunma hattında ise son haftalarda yaşanan düşüş görmezden gelinemez. Yarınki maç özelinde Ujfalusi'nin hatasız oyununa ve savunma hattını komuta etmesine çok ihtiyacı var Galatasaray'ın. Acemice yapılan hataları  affetmeyen Stoch gibi, Alex gibi ayakları var Fenerbahçe'nin. Bu nedenle hatasıza yakın bir oyun sergilemek şart. Maçın en ağır rollerini üstlenecek olan Melo ve Selçuk'un oyunun bu tarafında da etkili olması şart. Orta sahayı geçtikten sonra Fenerbahçe'nin rahat pas yapmasına izin vermek, gole davetiye çıkartmak olur. Çünkü Stoch ve Cristian'ın bu sene uzaktan bulduğu goller Fenerbahçe'nin hücum gücünün ciddi bir bölümünü oluşturuyor. Bu nedenle o alanı kapatmak da orta saha oyuncularına düşüyor. Son tandem ise Muslera. Muslera ile ilgili çok fazla bir şey söylemeye gerek yok. Çünkü bu maçın kalecileri dünya standardında önemli kaleciler ve maçın kaderine damga vurabilirler. 



Gelelim ev sahibi Fenerbahçe'ye. Sarı-lacivertliler için en büyük soru tabi ki Alex'in ilk 11 başlayıp başlamayacağı. Benim tercihim Alex'i yedek oturtup, maçın gidişatına göre sonradan değerlendirmek olurdu. Sakatlıktan yeni çıkmış ve fiziksel durumu yeterli seviyede olmayan bir Alex'in Fenerbahçe'ye çok fazla bir katkısı olmuyor. Öte yandan Alex'siz Fenerbahçe iki kanatta Stoch ve Dia'yı kullandığı zaman, hücumuna ciddi bir hız ve efektiflik katmış oluyor. İki kanattan birden etkili olabilen bir takımın rakibi de kolay kolay hücuma çıkamıyor doğal olarak. Bekleri sürekli savunma ağırlıklı oynatmanız gerekiyor ve hücumda takım yalnız kalıyor. Bu nedenle hazır olmayan Alex'in yedek oturacağını tahmin ediyorum. Ancak sağ kanatta tercih Mehmet Topuz'dan yana kullanılacaktır. Aykut Kocaman'ın ciddi bir şansı Bienvenu'nün yükselen formu. Geldiği zaman ne kadar eleştiri konusu olduysa da, şu sıralar katkı vermediğini söylemek yalan olur. Semih Kaya'nın da özellikle böyle hareketli oyuncuları savunmada sıkıntı yaşadığını düşünecek olursak, Bienvenu'nün yeri benim için yarın garanti. Stoch ve Bienvenu başlıca gol silahları olacak gibi gözüküyor.

Cristian'ın bu sene yaptığı atılımı takdir etmek gerekiyor. Gerçekten iyi top oynuyor. İyi pas dağıtmasının yanında, şutlarıyla ekstradan katkı sağlıyor ve bunları yaparken savunma görevlerini de ihmal etmiyor. Onun yüksek formuna eşlik eden Emre gibi bir oyuncu da olunca, orta sahada ciddi bir üstünlük sağlayabiliyor Fenerbahçe. Bu maçta da takımın omurgasını bu iki oyuncu oluşturacak. Galatasaray'da Selçuk ve Melo'nun işi ne kadar önemliyse, burada da Cristian Baroni ve Emre'nin yapacakları o kadar önemli. Selçuk Şahin orta sahanın zayıf halkası ama yanındaki arkadaşları iyi top oynadıkça onun da sorumlulukları o ölçüde azalıyor. Ayrıca Selçuk'un Galatasaray maçlarındaki şansını da hepimiz biliyoruz..

Her zaman olduğu gibi bu maçta da Gökhan Gönül'ün performansı Fenerbahçe'ye ekstra güç sağlayabilir. Hakan Balta ne kadar geçen senekine göre çok daha iyi olsa da, Gökhan ve Topuz'un (Dia) üzerine oynamasıyla dağılabilir. Çünkü, hareketli oyuncuları savunmakta her zaman sıkıntı yaşamıştır. Telekom Arena'da oynanılan maçta ilk golün Ziegler'den gelmesi de beklerin ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Eğer ki, Ziegler o maçta o desteği vermeseydi Fenerbahçe'nin galibiyetle dönmesi çok daha zor olurdu.

Gelelim savunmaya. Fenerbahçe'nin takım savunmasını üst düzeyde tutması gerekiyor. Ne kadar zaman zaman iyi maçlar çıkartsalar da Yobo - Bekir ikilisi bana güven vermiyor. O yüzden esas yapılması gereken, topun o bölgeye taşınmasına engel olmak. Fenerbahçe'nin bu ikilisinin performansını biraz da Galatasaray'ın oynayacağı oyun belirleyecek bence. Eğer ki, Elmander tek forvet çıkar ve arkasındakilerden gerekli desteği alamaz ise, Fenerbahçe savunması beklediğinden daha rahat bir maç çıkartabilir. Ancak Galatasaray istediği tempoyu yakalar ve takım halinde oyunu Fener yarı sahasına yıkmayı başarırsa, bu bölgeden hatalar gelebileceğini düşünüyorum. Ancak bu hatalar gol olur mu olmaz mı onu bilemem. Çünkü kalede her Galatasaray maçında daha da büyüyen bir Volkan Demirel var. Her kaostan, kavgadan daha iyi bir performans göstererek çıkıyor ve yemek istemediği zaman ona gol atmak gerçekten çok zor.



Son olarak maçın hakemi Cüneyt Çakır ile ilgili bir kaç bir şey söyleyeyim. Avrupa'da ne kadar iyi yönetimler çıkarıyorsa da, Türkiye Ligi'nde yönettiği maçlarda eyyam kokuları burnumuza geliyor. Kadıköy'de 90 dakika boyunca maça olan hakimiyetini yitirmemeli. Keza bu konuda çok sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Ancak telafi düdüklerini çalmamalı, ki bu konuda geçmişi kabarık. Her ne kadar Fırat Aydınus'un daha iyi ve formda bir hakem olduğunu düşünsem de, Şampiyonlar Ligi'nde yarı final yöneten bir hakemin varsa, onu bu maça verirsin arkadaş. Buna da karşı çıkmak zor. Saha içi tansiyonu yüksek geçmeye aday olan bir maçın altından kalkabilecek mi bakalım göreceğiz.

Rezil Final'in süper finaline saatler kaldı. Çoğumuzun futboldan soğumasına neden olan olaylar yaşadığımız bu sezonun güzel bir şekilde bitmesi tek temennim. Umarım sahada centilmence bir mücadele geçer ve hak eden taraf kupaya ulaşır. Galatasaray ve Fenerbahçe cephelerinde heyecan oldukça yüksek tabi, ancak gerilim dozu standart bir Fenerbahçe - Galatasaray maçına göre daha az. En azından iki tarafın yöneticileri ortamı yumuşatmak adına ardı ardına açıklamalar yapıyor. Yapmaları da lazım zaten. Tekrar altını çiziyorum, umarım hak eden kazanır ve son gecenin ardından olaysız dağılırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder