17 Eylül 2012 Pazartesi

Heykeli Dikilen Adam de Souza




Türkiye gibi futbolcular için hem cennet hem de cehennem olabilecek bir ülkede, bir yabancı futbolcu gelip 350 civarı maça çıkıyor 170 tane gol atıp 140 civarı asist yapıyorsa, ilk olarak saygı duymak gerekir. Az buz bir olay değil bu. Kellelerin çok kolay bir şekilde alınabildiği bu futbol topraklarında Alex de Souza sekiz senedir üst düzey performans sergiliyor. Hatta Fenerbahçe gibi bir takımı kaç senedir sırtında taşıyor desek, yanlış olmaz. İşte Fenerbahçe’nin gelmiş geçmiş en önemli futbolcularından biri olan bu adam geçtiğimiz günlerde ölümsüzleştirildi. Artık Lefter’e komşu oldu Alex.

Bu heykel mevzusu kimi kesimler tarafından eleştirildi. Yok efendim o kadar ciddi başka şeyler olurken, Alex’in heykeli çok mu gerekliymiş. Alex’in heykelini dikmek ya da dikmemek elbet tartışılabilir. Fakat sapla samanı da karıştırmamak lazım. O zaman futbol da oynamayalım? Nasıl olsa daha önemli başka şeyler var..  Bu heykelin tartışma konusu Alex’in bu mertebede olup olmadığıyla ilgili olabilir. Buna cevabım da şu. Bir gün bizim jenerasyonumuzdan bir Fenerbahçeli, çocuğuyla veya torunuyla dolaşırken ona gençliğinde izlediği Fenerbahçe’yi anlatacak ve adım gibi eminim ki şunu söylemekten büyük bir keyif alacak. “Ben Alex’i canlı izleyebildim.” Ee, daha ne…

İyi futbolcular gelir, iyi futbolcular gider. Büyük futbolcular ender gelir, çoğu fazla kalmaz. İşte o büyük futbolculardan, takım için efsane olanlar samanlıkta iğne aramak gibidir. Bu efsanelerle yolları ayırmak da her zaman çok sancılı olur. Galatasaray’ın Hakan Şükür, Real Madrid’in Raul örneklerini gözümüzün önüne getirelim. Alex artık Fenerbahçe’de futbolcu olarak son yıllarını, muhtemelen de yılını yaşıyor. Alex de Souza ile buruk ayrılmamak lazım. Ona yakışır bir biçimde, takımın da menfaatleri doğrultusunda zamanı geldiğinde vedalaşmayı bilmek lazım. Futbol dünyası küçük, Alex ile Fenerbahçe’nin yolları elbet tekrar kesişir, bunu da unutmamak lazım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder