Atılmış temele binayı
inşa etmek...
Galatasaray için önemli ve bir o kadar da riskli bir
transfer dönemi geride kaldı. Bir çok takım bu tarz şampiyonluklar ve benzeri
başarılardan sonra yaptığı yüklü ve yersiz yatırımların altında ezilmiş ve bir
anlamda geleceğini ipotek altına almıştır. İşte doğru işler yapılmazsa
Galatasaray için de bu tehlike ufukta baş gösterebilirdi. Fatih Terim'in büyük
başarısı sonucunda mevcut kadro şampiyonluğa ulaşsa da ortak ve doğru görüş bu
kadronun Şampiyonlar Ligi platformunda başarılı olmak için yetersiz olduğu
yönündeydi. Yapılması gereken doğru yabancılarla atılmış olan mevcut temele,
doğru malzemeleri ekleyerek binayı inşa etmekti. Bina yaparken ucuza
kaçarsanız, kaliteli malzeme kullanmazsanız karşılaştığınız bir depremde (ki o
depremle karşılaşılacak) televizyonda ana haberleri süslersiniz. Galatasaray'ın
da kaliteli takviyeler yaparak, Türkiye'de tekrardan şampiyonluğa ulaşacak,
Avrupa'da ise belli bir noktaya ulaşabilecek bir takım kurmalıydı. Bu
bahsettiğim Avrupa hedefini gerçekçi koymak da bir o kadar önemli. Çünkü
Galatasaray'ın UEFA başarısı, Türk takımlarında ister istemez bir hedef ilizyonu
oluştu. Yıllar boyu Edirne dışına hangi takımımız çıksa "bu sene UEFA'yı
alırız" goygoyu döndü. Olmuyor işte, o kadar kolay değil bu iş. Bu tarz
başarılara ulaşabilmek için Avrupa deneyimi gerekiyor. Bu yeni oluşturulan
Galatasaray'ın da Avrupa'da kalıcı olması için bu yatırımların yapılması
gerekiyordu. Bunun gerekliliğini tartışanın vizyonundan şüphe ederim. Esas
tartışılması gereken bu yatırımların doğru kişilere yapılıp yapılmadığı. Bu
konuda herkesin aynı fikirde olması zaten beklenemez.
Transferlerden sonra oluşan yeni kadro yapısı...
Galatasaray bu sezon transfer döneminde 22 milyon 400 bin
avro bonservis bedeli ödedi. Kimi oyuncular beklenilenden pahalıya mal oldu,
kimileri ise uygun miktarlara kadroya katıldı. Bu dönemde 8 oyuncu ile yollar
ayrılırken, 8 oyuncuyla sözleşme imzalandı. Milan Baros ve Albert Riera başta
olmak üzere bazı oyuncular ise alıcıları çıkmadığı (belki de tatmin edici
teklifler gelmediği) için kadroda kaldı. Galatasaray geçtiğimiz sezon sıkıntı
yaşadığı bölgelerin hemen hemen hepsine gerekli takviyeleri yaptı diyebiliriz.
Kimileri tuzlu olmakla beraber, üç kulvarda mücadele edebilmek için bu
gediklerin doldurulması son derece önemliydi. Bundan sonra Fatih Terim'in
yapması gereken bu yetenekli oyuncu topluluğunu bir arada oynamaya alıştırmak.
Keza geçtiğimiz sezon Galatasaray'ın şampiyonluğunun temel nedenidir, takım
oyunu oynamak. Bu update edilmiş kadro ile geçen sezonki uyum yakalanabilirse,
oldukça iyi bir takım karşımıza çıkacak. O zaman da bu yapılan yatırımların
karşılığının alınacağını düşünüyorum. Şimdi kadroyu biraz daha detaylı bir
biçimde incelemek gerek.
Başarının olmazsa
olmazı, "iyi savunma"...
Sarı Kırmızılıların kalesi uzun zaman için güvende
görünüyor. Mondragon'un gidişinden beri yaşanılan kaleci krizine noktayı koydu
Muslera. Refleksleriyle, topu oyuna iyi sokmasıyla, sürekli oyunu takip ediyor
olmasıyla, ön sezilerinin gücüyle ve hepsi bir yana 1.91 boyuna rağmen sahip
olduğu kıvraklıkla son derece üst seviye bir file bekçisi. Muslera tamam ama
onun önündeki hat s.o.s veriyor. Galatasaray'ın en sıkıntılı olduğu bölge
diyebiliriz. Özellikle de Ujfalusi'den çapraz bağlarının kopması nedeniyle uzun
süre faydalanılamayacak olunması, başta Terim olmak üzere herkesi ürkütüyor. Ufja'nın yokluğunda Semih'in
partneri ilk etapta Dany oluyor. Dany'nin kötü oynuyor olmasından kaynaklı
değil ama bu ikilinin uyumunda sorun var. Dany - Semih tandemi olduğu
zaman savunmada Ujfalusi'nin toplayıcılığının eksikliği daha da göze batıyor.
Semih'in de Dany'nin de hamle yapmak için ileri çıkması, iki oyuncunun da zaman
zaman yerini boşaltmasına ve pozisyon verilmesine sebep oluyor. Bu toplayıcılık
görevini özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında sırtlaması için Cris transfer
edildi. 35 yaşındaki Brezilyalının bu katkıyı verip veremeyeceği, fiziksel
olarak ne durumda olduğuna bağlı. Tecrübe bir yana, Şampiyonlar Ligi'nde ağır
kalan stopere cezayı kesmekte gecikmezler. Bu anlamda benim için ciddi soru işaretleri var ama tamamen olumsuz da
bakmıyorum. Sağ bekte Eboue'nin, sol bekte Hakan Balta'nın yerleri garanti. Bu
iki oyuncudan sürpriz yaşanacağını düşünmüyorum. Geçtiğimiz sezona yakın bir
performans ortaya koyacaklardır. Sağ bekte alternatif olarak Sabri ve Hamit
kullanılabilir. Yalnız hızlı ve dribblingci kanatlara sahip olan rakiplere
karşı Hamit'i bekte kullanmak da bir nevi intihar. Hem takıma, hem Hamit'e
yazık. Sol bekte ise alternatif sıkıntısı olduğunu sağır sultan bile duydu. Keza bu bölgeye transfer
yapılmak istendi ama olmadı. Elde kalan Riera'nın bu bölgede değerlendirileceğini
düşünüyorum. Hakan Balta'nın sakatlanması halinde, tabi ki sıkıntı büyük
olacak.
Box to box bir orta
saha hattı...
Galatasaray'ın geçen sezon rakiplerine kıyasla en büyük fark
yarattığı bölge şüphesiz orta sahaydı. Melo - Selçuk ikilisinin muhteşem uyumu
şampiyonluğun çilingiri oldu. Alışılagelmiş tabirle "modern
orta saha" dediğimiz bu arkadaşlar, hem savunmada hem hücumda aktif ve
üretken olmalı. Bu da Lorik Cana veya Misimovic tarzı oyuncuların daha az
rağbet görmesine sebep oluyor. Neyse konumuzdan uzaklaşmayalım. Bu sezon Selçuk'un savunmanın arkasına yollayacağı uzun toplar yine öldürücü olmaya aday. Hem bu sefer iyi anlaştığı Umut ve Burak da onun paslarına hareketlenmek için hazır bekleyecek. Galatasaray
geçen sezon Melo - Selçuk ikilisiyle orta sahada iki göbek oyuncusuyla oynuyormuş
gibi gözükse de, Engin Baytar ve Emre Çolak'ın bu ikiliye sürekli olarak
verdiği desteği gözden kaçırmamamız lazım. Galatasaray bir nevi "kanatsız"
şampiyon oldu diyebiliriz. Çolak ve Engin kanattan çok göbek oyuncusuymuş gibi
oynadılar. Bu sene bu anlayış değişiyor. Değişmesi de gerekiyordu zaten, keza
bu kanatsız oyun Galatasaray'ın hücum üretkenliğini ziyadesiyle
baltalıyordu. 2013 model Galatasaray'da
sol kanat Amrabat'a, sağ kanat ise Hamit'e teslim edildi. Amrabat oynadığı
maçlarda gösterdi ki, ödenen 8.6 milyon avro bonservis bedelinin gölgesini
üzerinden atabildiği zaman çok faydalı bir oyuncu olacak. İçe dışa çalım
atabilmesi, orta ve şut tekniklerinin oldukça iyi olması bir yana muazzam bir
istekle oynuyor Faslı delikanlı. Takımla uyumsuzluğunu ise gerekli gereksiz
yaptığı ortalardan pas atması gerektiğinde çektiği şutlardan vb.
anlayabiliyoruz. Amrabat zamanla çok daha iyi olacağının sinyallerini verdi.
Ters kanatta ise Hamit kötü formuyla biraz göz korkutsa da bence büyük bir
kazanç. Versatil kimliğinin yanında Galatasaray'a karakter ve yetenek katacak.
Real Madrid'de geçirdiği bomboş sene onu fiziksel ve oyun temposu olarak çok
gerilere götürmüş ama bir kaç hafta içerisinde kendisini bulacağını
düşünüyorum. Eboue'nin ilk geldiği zamanki formsuzluğuna benzetiyorum biraz.
İlk 11'den gözümüzü ayırıp yedek kulübesine bakarsak orada
hevesle oturan ve her geçen ay futboluna bir şeyler katan Emre Çolak'ı
göreceğiz. Şimdiye kadar Emre ilk 11'de sahaya çıktı ve son derece de başarılı
oldu ama ben Amrabat'ın formayı kendisinden çalacağına inandığım için yedek
kulübesine yazdım. Yedek veya ilk 11, Emre Çolak bu sene Galatasaray'ın rotasyonunun
çok değerli bir parçası olacak. Engin'in uzun süre olmayacak olması tabi ki
ciddi bir kayıp. Malum geçen senenin en önemli parçalarından biriydi. Fakat
eldeki oyuncular form tuttukça, Engin'in yokluğunun çok fazla vurmayacağını
düşünüyorum. Bu anlamda son dakika transferi Furkan Özçal ve benim artık pek
umudumun olmadığı Yekta'nın ne yapacağı da belirleyici olacak. İkisinden en
azından birisi iyi oynasa yeter. Fatih Terim ile beraber Dr. Jekyll'den Mr.
Hyde'a dönüşen Aydın Yılmaz'ı da hor görmemek lazım. Özellikle ikinci yarılarda
girip oyunun anlık olarak temposunu değiştirebilecek bir adam Aydın.
İki formaya beş
talip...
Johan Elmander, Umut Bulut, Burak Yılmaz, Milan Baros ve
Sercan Yıldırım. Galatasaray'ın elinde son derece zengin ve hatta bence
gereksiz kalabalık bir hücum hattı var. Kalabalığı yaratanlar da kutup yıldızı
aşikar: Milan Baros ve Sercan Yıldırım. Şahsen Baros ile herhangi bir şekilde
yolların ayrılmasını, Sercan'ın ise kiralık gönderilmesini bekliyordum. Bu
hamleler yapılabilseydi, bana kalırsa ikisinden de daha verimli olacak olan
Necati kadroda kalabilirdi. Neyse yapacak bir şey yok. Baros'un ismi
Şampiyonlar Ligi kadrosuna dahil edildi ama hazırlık maçlarına bile
çıkartılmıyor, bu da ayrı bir saçmalık. Madem bu adam elde kaldı, gerektiği
zaman kullanabilmek için hazır tutulması gerekiyor. Sercan ise kupa maçlarının
aranılan adamı olacaktır. Yoğun fikstürde rotasyon yapmak şart, Sercan da bu
işi görür.
Neyse gelelim esas çocuklara. Galatasaray'ın ileri ikilisi
sezonun büyük bir kısmında Burak -
Elmander ve Umut üçlüsünden oluşacak. Umut müthiş formuyla formasına sıkı
sıkıya yapışmış durumda. Yaptığı hücum presle ve sürekli golü aramasıyla
formayı giydiği andan itibaren fark yaratmaya başladı Umut. Partnerinin kim
olacağı hem rakibe göre hem de anlık form durumlarına göre değişim
gösterecektir. Savunmadan top çıkartmakta sıkıntı yaşayan rakiplere karşı
Elmander - Umut ikilisinin yaptığı baskı tam anlamıyla bir kabusa dönüşüyor. Bu
tabi ki çok önemli bir silah ama madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekiyor.
Umut ve Elmander'in bitiricilik sıkıntıları beraber oynadıklarında daha büyük
bir sorun haline geliyor. Bu anlamda Burak'ın bir şekilde bu takımda olması
gerektiğini söyleyebiliriz. Yalnız Hamit ve Melo'nun şu an için (bence ikisi de
toparlanmaya başladı) istenilen düzeyde olmaması, Elmander'e ihtiyacı biraz
daha arttırıyor. Elmander'in orta sahaya dönük de oynayabilmesi bu ikilinin
fiziksel açıklarını kapatmakta önem arz ediyor. Yine de Burak'ın kısa süre
içerisinde formasını kapacağını düşünüyorum. Bitiricilik önemli arkadaş..
Bitirmeden..
Fatih Terim:
Adını en tepeye yazmak gerekiyor. Galatasaray'ın tartışmasız en büyük avantajı.
Uzun uzadıya Terim'i anlatmaya gerek yok. Elindeki kadrodan yine maksimum
verimi çıkartabilirse, Galatasaray'ın önü açık.
Scott Piri: Galatasaray'ın
gizli kahramanı. Bütün takım fiziksel gücünü ona borçlu ve geçtiğimiz sezon
Galatasaray'ın rakiplerine kıyasla nasıl seviyede pres yaptığını gördük. İşinin
erbabı bir performans uzmanı.
Selçuk, Melo ve
Muslera: Tabi ki çok önemli başka oyuncular da var ama bu üçlünün
performansı Galatasaray için hayati önem taşıyor. Eboue bir kötü oynayabilir,
Hamit kötü oynayabilir ama bu üçlüden kötü oynayan olursa telafisi çok zor
oluyor. Amaç Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak ise, bu üçlünün rolü çok
büyük.
Bu güzel yorumunuz icin sizi kutlarım.
YanıtlaSil