8 Eylül 2012 Cumartesi

Galatasaray 2012/2013




Atılmış temele binayı inşa etmek...

Galatasaray için önemli ve bir o kadar da riskli bir transfer dönemi geride kaldı. Bir çok takım bu tarz şampiyonluklar ve benzeri başarılardan sonra yaptığı yüklü ve yersiz yatırımların altında ezilmiş ve bir anlamda geleceğini ipotek altına almıştır. İşte doğru işler yapılmazsa Galatasaray için de bu tehlike ufukta baş gösterebilirdi. Fatih Terim'in büyük başarısı sonucunda mevcut kadro şampiyonluğa ulaşsa da ortak ve doğru görüş bu kadronun Şampiyonlar Ligi platformunda başarılı olmak için yetersiz olduğu yönündeydi. Yapılması gereken doğru yabancılarla atılmış olan mevcut temele, doğru malzemeleri ekleyerek binayı inşa etmekti. Bina yaparken ucuza kaçarsanız, kaliteli malzeme kullanmazsanız karşılaştığınız bir depremde (ki o depremle karşılaşılacak) televizyonda ana haberleri süslersiniz. Galatasaray'ın da kaliteli takviyeler yaparak, Türkiye'de tekrardan şampiyonluğa ulaşacak, Avrupa'da ise belli bir noktaya ulaşabilecek bir takım kurmalıydı. Bu bahsettiğim Avrupa hedefini gerçekçi koymak da bir o kadar önemli. Çünkü Galatasaray'ın UEFA başarısı, Türk takımlarında ister istemez bir hedef ilizyonu oluştu. Yıllar boyu Edirne dışına hangi takımımız çıksa "bu sene UEFA'yı alırız" goygoyu döndü. Olmuyor işte, o kadar kolay değil bu iş. Bu tarz başarılara ulaşabilmek için Avrupa deneyimi gerekiyor. Bu yeni oluşturulan Galatasaray'ın da Avrupa'da kalıcı olması için bu yatırımların yapılması gerekiyordu. Bunun gerekliliğini tartışanın vizyonundan şüphe ederim. Esas tartışılması gereken bu yatırımların doğru kişilere yapılıp yapılmadığı. Bu konuda herkesin aynı fikirde olması zaten beklenemez.

Transferlerden sonra oluşan yeni kadro yapısı...

Galatasaray bu sezon transfer döneminde 22 milyon 400 bin avro bonservis bedeli ödedi. Kimi oyuncular beklenilenden pahalıya mal oldu, kimileri ise uygun miktarlara kadroya katıldı. Bu dönemde 8 oyuncu ile yollar ayrılırken, 8 oyuncuyla sözleşme imzalandı. Milan Baros ve Albert Riera başta olmak üzere bazı oyuncular ise alıcıları çıkmadığı (belki de tatmin edici teklifler gelmediği) için kadroda kaldı. Galatasaray geçtiğimiz sezon sıkıntı yaşadığı bölgelerin hemen hemen hepsine gerekli takviyeleri yaptı diyebiliriz. Kimileri tuzlu olmakla beraber, üç kulvarda mücadele edebilmek için bu gediklerin doldurulması son derece önemliydi. Bundan sonra Fatih Terim'in yapması gereken bu yetenekli oyuncu topluluğunu bir arada oynamaya alıştırmak. Keza geçtiğimiz sezon Galatasaray'ın şampiyonluğunun temel nedenidir, takım oyunu oynamak. Bu update edilmiş kadro ile geçen sezonki uyum yakalanabilirse, oldukça iyi bir takım karşımıza çıkacak. O zaman da bu yapılan yatırımların karşılığının alınacağını düşünüyorum. Şimdi kadroyu biraz daha detaylı bir biçimde incelemek gerek.



Başarının olmazsa olmazı, "iyi savunma"...

Sarı Kırmızılıların kalesi uzun zaman için güvende görünüyor. Mondragon'un gidişinden beri yaşanılan kaleci krizine noktayı koydu Muslera. Refleksleriyle, topu oyuna iyi sokmasıyla, sürekli oyunu takip ediyor olmasıyla, ön sezilerinin gücüyle ve hepsi bir yana 1.91 boyuna rağmen sahip olduğu kıvraklıkla son derece üst seviye bir file bekçisi. Muslera tamam ama onun önündeki hat s.o.s veriyor. Galatasaray'ın en sıkıntılı olduğu bölge diyebiliriz. Özellikle de Ujfalusi'den çapraz bağlarının kopması nedeniyle uzun süre faydalanılamayacak olunması, başta Terim olmak üzere herkesi ürkütüyor. Ufja'nın yokluğunda Semih'in partneri ilk etapta Dany oluyor. Dany'nin kötü oynuyor olmasından kaynaklı değil ama bu ikilinin uyumunda sorun var. Dany - Semih tandemi olduğu zaman savunmada Ujfalusi'nin toplayıcılığının eksikliği daha da göze batıyor. Semih'in de Dany'nin de hamle yapmak için ileri çıkması, iki oyuncunun da zaman zaman yerini boşaltmasına ve pozisyon verilmesine sebep oluyor. Bu toplayıcılık görevini özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında sırtlaması için Cris transfer edildi. 35 yaşındaki Brezilyalının bu katkıyı verip veremeyeceği, fiziksel olarak ne durumda olduğuna bağlı. Tecrübe bir yana, Şampiyonlar Ligi'nde ağır kalan stopere cezayı kesmekte gecikmezler. Bu anlamda benim için ciddi soru işaretleri var ama tamamen olumsuz da bakmıyorum. Sağ bekte Eboue'nin, sol bekte Hakan Balta'nın yerleri garanti. Bu iki oyuncudan sürpriz yaşanacağını düşünmüyorum. Geçtiğimiz sezona yakın bir performans ortaya koyacaklardır. Sağ bekte alternatif olarak Sabri ve Hamit kullanılabilir. Yalnız hızlı ve dribblingci kanatlara sahip olan rakiplere karşı Hamit'i bekte kullanmak da bir nevi intihar. Hem takıma, hem Hamit'e yazık. Sol bekte ise alternatif sıkıntısı olduğunu sağır sultan bile duydu. Keza bu bölgeye transfer yapılmak istendi ama olmadı. Elde kalan Riera'nın bu bölgede değerlendirileceğini düşünüyorum. Hakan Balta'nın sakatlanması halinde, tabi ki sıkıntı büyük olacak.



Box to box bir orta saha hattı...

Galatasaray'ın geçen sezon rakiplerine kıyasla en büyük fark yarattığı bölge şüphesiz orta sahaydı. Melo - Selçuk ikilisinin muhteşem uyumu şampiyonluğun çilingiri oldu. Alışılagelmiş tabirle "modern orta saha" dediğimiz bu arkadaşlar, hem savunmada hem hücumda aktif ve üretken olmalı. Bu da Lorik Cana veya Misimovic tarzı oyuncuların daha az rağbet görmesine sebep oluyor. Neyse konumuzdan uzaklaşmayalım. Bu sezon Selçuk'un savunmanın arkasına yollayacağı uzun toplar yine öldürücü olmaya aday. Hem bu sefer iyi anlaştığı Umut ve Burak da onun paslarına hareketlenmek için hazır bekleyecek. Galatasaray geçen sezon Melo - Selçuk ikilisiyle orta sahada iki göbek oyuncusuyla oynuyormuş gibi gözükse de, Engin Baytar ve Emre Çolak'ın bu ikiliye sürekli olarak verdiği desteği gözden kaçırmamamız lazım. Galatasaray bir nevi "kanatsız" şampiyon oldu diyebiliriz. Çolak ve Engin kanattan çok göbek oyuncusuymuş gibi oynadılar. Bu sene bu anlayış değişiyor. Değişmesi de gerekiyordu zaten, keza bu kanatsız oyun Galatasaray'ın hücum üretkenliğini ziyadesiyle baltalıyordu. 2013 model Galatasaray'da sol kanat Amrabat'a, sağ kanat ise Hamit'e teslim edildi. Amrabat oynadığı maçlarda gösterdi ki, ödenen 8.6 milyon avro bonservis bedelinin gölgesini üzerinden atabildiği zaman çok faydalı bir oyuncu olacak. İçe dışa çalım atabilmesi, orta ve şut tekniklerinin oldukça iyi olması bir yana muazzam bir istekle oynuyor Faslı delikanlı. Takımla uyumsuzluğunu ise gerekli gereksiz yaptığı ortalardan pas atması gerektiğinde çektiği şutlardan vb. anlayabiliyoruz. Amrabat zamanla çok daha iyi olacağının sinyallerini verdi. Ters kanatta ise Hamit kötü formuyla biraz göz korkutsa da bence büyük bir kazanç. Versatil kimliğinin yanında Galatasaray'a karakter ve yetenek katacak. Real Madrid'de geçirdiği bomboş sene onu fiziksel ve oyun temposu olarak çok gerilere götürmüş ama bir kaç hafta içerisinde kendisini bulacağını düşünüyorum. Eboue'nin ilk geldiği zamanki formsuzluğuna benzetiyorum biraz.

İlk 11'den gözümüzü ayırıp yedek kulübesine bakarsak orada hevesle oturan ve her geçen ay futboluna bir şeyler katan Emre Çolak'ı göreceğiz. Şimdiye kadar Emre ilk 11'de sahaya çıktı ve son derece de başarılı oldu ama ben Amrabat'ın formayı kendisinden çalacağına inandığım için yedek kulübesine yazdım. Yedek veya ilk 11, Emre Çolak bu sene Galatasaray'ın rotasyonunun çok değerli bir parçası olacak. Engin'in uzun süre olmayacak olması tabi ki ciddi bir kayıp. Malum geçen senenin en önemli parçalarından biriydi. Fakat eldeki oyuncular form tuttukça, Engin'in yokluğunun çok fazla vurmayacağını düşünüyorum. Bu anlamda son dakika transferi Furkan Özçal ve benim artık pek umudumun olmadığı Yekta'nın ne yapacağı da belirleyici olacak. İkisinden en azından birisi iyi oynasa yeter. Fatih Terim ile beraber Dr. Jekyll'den Mr. Hyde'a dönüşen Aydın Yılmaz'ı da hor görmemek lazım. Özellikle ikinci yarılarda girip oyunun anlık olarak temposunu değiştirebilecek bir adam Aydın.



İki formaya beş talip...

Johan Elmander, Umut Bulut, Burak Yılmaz, Milan Baros ve Sercan Yıldırım. Galatasaray'ın elinde son derece zengin ve hatta bence gereksiz kalabalık bir hücum hattı var. Kalabalığı yaratanlar da kutup yıldızı aşikar: Milan Baros ve Sercan Yıldırım. Şahsen Baros ile herhangi bir şekilde yolların ayrılmasını, Sercan'ın ise kiralık gönderilmesini bekliyordum. Bu hamleler yapılabilseydi, bana kalırsa ikisinden de daha verimli olacak olan Necati kadroda kalabilirdi. Neyse yapacak bir şey yok. Baros'un ismi Şampiyonlar Ligi kadrosuna dahil edildi ama hazırlık maçlarına bile çıkartılmıyor, bu da ayrı bir saçmalık. Madem bu adam elde kaldı, gerektiği zaman kullanabilmek için hazır tutulması gerekiyor. Sercan ise kupa maçlarının aranılan adamı olacaktır. Yoğun fikstürde rotasyon yapmak şart, Sercan da bu işi görür.

Neyse gelelim esas çocuklara. Galatasaray'ın ileri ikilisi sezonun büyük bir kısmında  Burak - Elmander ve Umut üçlüsünden oluşacak. Umut müthiş formuyla formasına sıkı sıkıya yapışmış durumda. Yaptığı hücum presle ve sürekli golü aramasıyla formayı giydiği andan itibaren fark yaratmaya başladı Umut. Partnerinin kim olacağı hem rakibe göre hem de anlık form durumlarına göre değişim gösterecektir. Savunmadan top çıkartmakta sıkıntı yaşayan rakiplere karşı Elmander - Umut ikilisinin yaptığı baskı tam anlamıyla bir kabusa dönüşüyor. Bu tabi ki çok önemli bir silah ama madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekiyor. Umut ve Elmander'in bitiricilik sıkıntıları beraber oynadıklarında daha büyük bir sorun haline geliyor. Bu anlamda Burak'ın bir şekilde bu takımda olması gerektiğini söyleyebiliriz. Yalnız Hamit ve Melo'nun şu an için (bence ikisi de toparlanmaya başladı) istenilen düzeyde olmaması, Elmander'e ihtiyacı biraz daha arttırıyor. Elmander'in orta sahaya dönük de oynayabilmesi bu ikilinin fiziksel açıklarını kapatmakta önem arz ediyor. Yine de Burak'ın kısa süre içerisinde formasını kapacağını düşünüyorum. Bitiricilik önemli arkadaş..

Bitirmeden..

Fatih Terim: Adını en tepeye yazmak gerekiyor. Galatasaray'ın tartışmasız en büyük avantajı. Uzun uzadıya Terim'i anlatmaya gerek yok. Elindeki kadrodan yine maksimum verimi çıkartabilirse, Galatasaray'ın önü açık.

Scott Piri: Galatasaray'ın gizli kahramanı. Bütün takım fiziksel gücünü ona borçlu ve geçtiğimiz sezon Galatasaray'ın rakiplerine kıyasla nasıl seviyede pres yaptığını gördük. İşinin erbabı bir performans uzmanı.

Selçuk, Melo ve Muslera: Tabi ki çok önemli başka oyuncular da var ama bu üçlünün performansı Galatasaray için hayati önem taşıyor. Eboue bir kötü oynayabilir, Hamit kötü oynayabilir ama bu üçlüden kötü oynayan olursa telafisi çok zor oluyor. Amaç Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak ise, bu üçlünün rolü çok büyük.

1 yorum: