Fenerbahçe, düştüğü dişli sayılabilecek UEFA Avrupa Ligi C
Grubunun ilk maçında, kendisi ile birlikte grubun favorilerinden gösterilen
Marsilya’yı evinde ağırladı. Maçın son 10 dakikasına dahi 2-0’lık skor
avantajıyla girmesine rağmen temsilcimiz, yediği gollerle sahadan 2-2’lik
beraberlikle ayrılmak zorunda kalmış oldu.
Evet belki maçın 3/4lük
periyodundaki oyuna bakarsak, 2-0 Fenerbahçe leyhine çok net bir skor gibi
görünebilir ancak Marsilya’nın bulduğu pozisyonlar da azımsanacak seviyede
değil. Zaten fizik gücü oldukça yüksek, bu sezona fırtına gibi bir giriş yapan
Marsilya’dan bahsediyoruz. Yani maç kafa kafaya diyebiliriz o dakikalar için.
Ancak, ne olursa olsun, isterseniz sizin 2 şutunuz, rakibin 52 şutu olsun,
kendi evinizde son 10 dakikaya 2-0 önde giriyorsanız, bu skoru koruyabilmeniz
gerekiyor. Fenerbahçe’nin bu “öne geçtikten sonra otomatik olarak geriye
yaslanma ve rakipten baskı yeme” hastalığı son birkaç yıldır devam etmekte. Bu
kabul edilemez bir durum benim için. Milyon dolarlık, dünya çapında kulüpsünüz,
Avrupa arenasındasınız ancak 5-6 pas yapıp topa sahip olarak oyunu soğutamıyor,
hala defansınız baskı yer yemez gelişigüzel ileriye doğru vuruyor, her vurduğu
top duvardan döner gibi yeni bir tehlike olarak Fenerbahçe kalesine dönüyorsa,
ciddi sıkıntı var yahu !
Ciddi sıkıntı var dedik, asıl sıkıntı tahmin edebileceğiniz
üzere Aykut Kocaman… Bence maça isabetli bir kadroyla başladı Aykut Hoca, ancak
hep o bahsettiğimiz, o kritik oyunun son bölümlerinde yaptığı değişiklikler
ciddi tartışma konusu. Alex iyi oynuyordu eyvallah, ancak orta sahayı daha
dirençli hale getirmek için Baroni’nin girmesini anlayabilirim. Ama fizik
olarak hala iyi durumda olduğunu düşündüğüm Sow’un yerine, Elazığspor’un
forvetine koysanız bile oynayamayacak durumda olan Bienvenü’nün girmesi olacak
şey değil. Ki Bienvenü’nün çok etkili bir kontrada müsait pozisyondaki Caner’i
göremeyip topu ayağına dolaması, pozisyonu da yüzüne gözüne bulaştırması sonucu
dönen topun Marsilya’yı ümitlendiren, skoru 2-1’e taşıyan golü getirdiğini
hatırlatalım. Aykut Hoca açıklıyordu, Semih antrenmanlarda çok başarılı, çok
iyi çalışıyor diye. Eee, hani nerede Semih, madem Sow çıkacak neden Bienvenü
gibi “balon” bir oyuncuya muhtaç kalıyorsun ?
Maçtan çok Aykut Kocaman konuştuk sanırım. Ancak taraftar
ile Aykut Kocaman arasındaki zaten gerilmekte olan ilişkilerin iyice
inceldiğini görmekteyiz artık. Maç sonunda “Aykut İstifa” sesleri de bunun
göstergesi. Önünde seyircisiz Trabzonspor ve Beşiktaş derbileri olan takım için
oldukça kritik bir durum. Bu maçlarda alınacak puan kayıpları, Aykut Kocaman’a
sonsuz desteği ile bilinen Aziz Yıldırım’ı bile zor durumda bırakabilir benden
söylemesi…
O değil de, çok değil birkaç yıl önce Inter’e, Chelsea’ye
kafa tutan Fenerbahçe’den, son 9 Avrupa maçında yalnızca tek galibiyet alabilen
(o da Vaslui deplasmanında, yani Kadıköy’de 3 puan yok) bir Fenerbahçe’ye.
Nereden nereye, üzülüyor insan... Neyse, dileriz ki bu kaybedilen kritik 2
puanı, ilerde aramayız grup maçları süresince, en büyük dileğimiz budur.
Fon simsiyah olduğu için okumada güçlük çekiyoruz.
YanıtlaSilresimlerinizin arasina pato`yu da ekliyebilirsiniz. hep sakat.
YanıtlaSilTeşekkür ederiz görüşleriniz için, değerlendireceğiz.. :)
YanıtlaSil