15 Mart 2012 Perşembe

Dwight Howard ve Takas



Her Nba takipçisinin şu son zamanlarda aklını en çok kurcalayan soru herhalde "Dwight nereye gidecek?". Ki bu sorunun kesin cevabını süpermen'in kendisini yakalayıp sorsak bile alamazdık. En azından şu sıralar kesinleşen bir şey var ki, bu senenin kalan kısmında da Howard beyefendi ikametgahını Orlando mahalle muhtarlığından alacak.

Sene başında kurulan yeni ve kapasitesi belli olan Orlando takımın yüksek hedefli bir yerlere varamayacağını anlaması ve yönetimden kendisinin takas edilmesini istemesiyle başladı senaryolar. Oraya gidecek dendi, buraya gidecek dendi.. Bir hafta Lakers'a gitmesi an meselesi derken, diğer hafta köpeğini Brooklyn'de bir eğitim merkezine kaydettirdiği ve artık Nets'e çok yakın söylendi. Lafların ardı arkası kesilmedi. Keza çok da normal aslında ki bahsettiğimiz adam NBA'in en dominant 2-3 oyuncusundan biri. Oyuncu böyle bir oyuncu olduğu zaman, bir de takımdan ayrılmak istediğini cümle aleme duyurduğu zaman; bütün takım sahiplerinin ağzı sulanmaya başlıyor.

Sezon başından beri Orlando'nun oynadığı rol tam bir "tok satıcı" tarzındaydı. Dwight'ı takımda tutmak için büyük uğraş vereceklerini her fırsatta dillendirdiler. Ancak yine de takas döneminin bitişine yakın (ve muhtemelen son günlerinde) bir anlaşmanın çıkması bekleniyordu. Olmadı. Neden olmadı? Öncelikle sezon sonunda serbest kalacak olan Dwight'tan "sözleşme uzatma sözü" almadan kimse çok uçuk teklifler veremedi. Düşünün süperman'i almak için takımınızın 1 veya 2 en iyi oyuncusunu verip üzerine belki draft haklarınızı falan vermeniz gerekiyor, sonra da sezon bittiğinde Dwight yok arkadaş ben beğenmedim bu takımı diyerek çekip gidecek. Adeta 3 aylık kiralamak için takımın çökmesi demek oluyor bu anlaşma. Hal böyle olduğu zaman da hiç bir takım bu transferi gerçekleştiremedi.

İşin Dwight Howard cephesinde de tavır biraz değişti. Öncelikle şöyle bir durum var ki, Dwight bütün NBA oyuncuları içerisinde en sempatik olan adamlardan biri. Takımını daha fazla takasa zorlaması veya profesyonellikten ödün vererek düşük viteste top oynaması, yıllardır güler yüzü ve eğlenceli tavırlarıyla yarattığı bu olumlu imajı paramparça edebilirdi. Bunun üzerine yıllardır gönül bağı kurduğu ve aslında şehir bazında çok mutlu olduğu Orlando'da bir süre için daha devam etme kararı aldı. Yalnız aynı zamanda şunu da belirtmeliyim ki, daha büyük bir riskin de ister istemez altına girmiş oldu devasa delikanlı. Tamam sezon bittikten sonra opsiyonunu kullanıp 1 yıl daha Orlando'da kalmayı seçebilir, ancak bu şekilde Orlando yönetimine göz kırptıktan sonra o senenin sonunda takımdan ayrılmayı seçerse bu sefer "kötü çocuk" imajı yakasına yapışabilir. Bir Lebron James sendromu kadar olmaz belki (çünkü Lebron tv şovları falan derken artık işin bokunu çıkartmıştı) ama yine de pek hoş gözükmeyeceği aşikar. He öyle bir şey yaparsa da Otis Smith'e oh olsun derim, başka da bir şey demem o da ayrı. Aslında diyebilirim de yahu, ama şimdi değil.

Bakalım şu geride kalan dönem Dwight'ı mental olarak yormuşa benziyor. Bunu saha içi performanslarından çok demeçlerinden anlayabiliyoruz. Ancak sonunda bir karara varmasıyla beraber artık biraz kafası rahatlayabilir. Bu arada bu karara en çok üzülenler de Nets cephesindekiler olmuştur. Bütün planlarını Dwight üzerine kuran Nets, bu son gelişmelerden sonra değişik stratejiler üretmek zorunda kalabilir. Neyse o başka bir konu, Dwight son açıklamasında, taraftarlarından özür dilemeyi bir borç bildiğini bir kaç kere söyledikten sonra demiş ki vatandaş: " Orlando taraftarı daha iyi bir kahramanı hak ediyor ve ben de onlara bunu vereceğim." Yürü be.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder