14 Mart 2012 Çarşamba

New York Knicks sorunsalı




Sene başından beri performansını yakından takip ettiğim takımların başında geliyor New York Knicks. Taraftarları da büyük beklentilerle ve pohpohlamalarla girilen bu lokavt sezonunda ortaya koyulacak oyunu büyük bir iştahla bekliyordu ki şu zamana kadar pek mutlu olmadıkları kesin. Hatta geçen sezon padişahlar gibi karşılanan süper yıldız Carmelo Anthony bile Madison Square Garden’ın tutku dolu tepkilerine maruz kaldı. Melo’nun yuhalanmasına katılmasam da taraftarın koyduğu tepkiye de hak vermek gerekiyor. Büyük meblağlar harcanarak kurulan ( kafadan iki süper yıldız + T.Chandler var bir kere) Amerika’nın goygoy başkentinin bu takımı için doğu finali hayalleri kurulurken, şu sıralar playofflara kalıp kalamayacakları bile tartışma konusu. Böyle bir sonuç en kısa tanımıyla “fiyasko” olur. Bu karşılaşılan başarısızlıkta ilk sorumlu tutulan kişiler tabi ki koç Mike D’Antoni ve takımın yıldız isimleri. Ancak esasen şu an gelinen durumu tek bir nedene bağlamak yanlış olur, çünkü artık iç içe geçmiş bir sorun zinciri var karşımızda.


Arslan payını koç Mike D’Antoni’ye vererek değerlendirmeme başlayayım. Gerçekten sene başından beri parke üzerinde yaşanılan kaosun baş sorumlusu işte bu “Pringles Guy”. Ancak öncelikle kabul etmemiz gereken bir nokta var ki, aslında bu kadar kötü bir koçtan bahsetmiyoruz. D’antoni spacing sistemine dayalı yüksek tempolu hücum sisteminin önderlerinden biri. Bu sistemi oynatabilmek için de doğru oyuncularla çalışması gerekiyor. Ancak elindeki kadro ve özellikle de esas yıldız Carmelo Anthony bu sistemin adamı değil. Aynı D’Antoni’nin daha geçen sezon Felton, Fields, Chandler, Gallinari ve Amare’den oluşan 5’le nasıl keyifli bir basketbol izlettiğini unutmayalım. Ancak bu denli hayal kırıklıklarıyla geçen bir sezonda eleştirilmesi kadar doğal bir şey de yok. İşin hücum yönündeki meziyetleriyle öne çıkan, yetenekli ve değerli oyunculara sahip bir takımın; bu kadar kötü ve verimsiz hücum etmesi olacak iş değil. Sene başında esas sıkıntının savunma tarafında yaşanacağını düşünüyorduk ama görünen o ki yanılmışız. Knicks hücumlarının %90’ı hiçbir set oynanamadan, tamamen kişisel zorlamaların üzerinden dönüyor. Oturup iki maç izleseniz edindiğiniz izlenip aşağı yukarı “Bu heriflerin hiç biri ne yapması gerektiğini bilmiyor” oluyor. Sonuçta bu takımın oyuncuları da geri zekalı değil ve bu kötü gidişatın sonucu medya tarafından ateşe atılacaklarını biliyorlar. Onları bu noktaya getiren koçları Mike D’antoni’ye olan saygıları ve yaptığı işe olan inançları da oldukça azalmış durumda. Ancak bu noktada esas kızmaları gereken yerin koçlarının da üzerindeki kodamanlar olması gerekiyor o ayrı. Neyse, D’antoni de bu huzursuzluğun farkındadır muhtemelen ancak şimdiye kadar bu soruna bir çözüm üretebilmiş değil. Allah aşkına kafa kafaya giden bir maçta, kalan son 3-4 dakikada hem Melo’nun hem de Amare’nin kenarda oturması olacak iş mi? Bu tabloya bu sene birkaç kez şahit oldum. Hani işin daha hüzünlü olan kısmı ise takımın bu iki yıldızı oynuyor olsa da olmasa da yakın seviyede bir hücum performansı ortaya koyması. Başta Melo olmak üzere oyuncular da bu durumdan gayet mutsuz.


Madem o kadar lafı geçti Carmelo Anthony sorunundan devam edelim. Sezonun başlarına doğru yazdığım bir değerlendirmede Melo’dan performans almanın Amare kadar zor olmadığını ve kişisel oyunu sayesinde hangi takımda olursa olsun belli seviyede performans verebileceğine değinmiştim. Doğru ama aslında tek taraflı bir değerlendirme olmuş. Evet, Melo kendi kendine istediği kadar skoru üretebilir ama madalyonun öteki yanında uygun bir sistemde oynamıyorsa takımın hücum efektifliğine de ciddi zarar verebilir. Carmelo kariyeri boyunca top elindeyken daha başarılı olan bir oyuncu oldu ve en iyi yaptığı iş de isolation veya post-up üzerinden kendi şutunu yaratmak. Mike D’antoni’nin bu kendisine yeni gelen sisminde ise rolü daha farklı. Bu sistemde koçu onu biraz daha Gallinari misali, dip üçlüğe açılıp spacing verecek bir şekilde oynatmak istiyor. Carmelo’nun da maç içinde biraz daha içeriye doğru gelip post-up oyunu bulmaya çalışması, spacingin olmazsa olmaz olduğu bir hücum sistemini tek kelimeyle çökertiyor. Şimdi burada suçlu kim? Oyuncudan yıllarca oynadığı rolün dışında farklı bir şey yapmasını bekleyen (ki son derece normal bir hak) koç mu? Yoksa sol açıkta başarılı olamadığı için oynamak istemeyen Misimovic mi? Melo ile ilgili bir diğer eleştiri konusu ise savunması. D’antoni’nin sistemi zaten savunma ağırlıklı bir sistem değildir ve ayrıca Carmelo’nun diğer hemen hemen bütün hücumda topların çoğunu kullanan süper yıldızda olduğu gibi savunmada aktif dinlenmeye çekilme hakkı var. Ancak savunmada normalde gösterebileceği gayretin 5’te 1’ini gösteriyorsa da sıkıntı var demektir. 104-99 yenildikleri Chicago Bulls maçından sonra yaptığı açıklamada “Artık bir araya gelip, şu maçları kazanmamız gerekiyor.” demiş. Muhtemelen bu kaos ortamından bezmiş durumda Melo da. Ancak işin aslı şu ki, Mike D’antoni ve Carmelo Anthony evliliğininden bir ürün çıkması zor görünüyor. Kısır bir çift oluşturdular, şiddetli geçimsizlik var. Yalnız bu tarz durumlarda genellikle kellesi giden taraf takım elbiseli taraf oluyor. Muhtemelen Knicks’te de eninde sonunda D’antoni ile yollar ayrılıp, Melo ile devam edilecek.



Peki, Knicks’te sorunlar bu kadar mı? Hiç olur mu yahu. Takımın bir diğer yıldız ismi Amare Stoudemire da gerçekten çok kötü bir sezon yaşıyor. Efektif kullanılmasını geçtim, adeta orta mesafeden ara sıra şut sokan (genellikle kaçıran) vasıfsız bir oyuncu gibi kullanılıyor uzun süredir. Kendisi de bu sergilediği kötü oyunun farkında ve aslında daha çok mücadele ederek bu teraziyi dengelemek istiyor. Peki yapabiliyor mu? Tartışılır. Hücumda daha aktif olarak mücadele etmesi ve potayı daha çok zorlaması olumlu bir gelişme. Çünkü sadece öylesine şutlar sallayan Stoudemire hiç tercih edilesi bir adam değil. Potaya giderek hem bitirme yüzdesi artıyor hem de faul aldırma şansı doğuyor. Keza ilk adımının bir uzuna göre ne kadar muazzam olduğunu söylememe gerek yok. Kısacası bu şekilde savunulması zor bir isim. Öteki yandan Amare kariyerinin hiçbir döneminde üst düzey bir savunma oyuncusu olmadı. Bu sene ise savunmada efor sarf etmiyor dersek ayıp etmiş oluruz. Ancak bu alandaki zayıf pozisyon bilgisi bu ortaya koyduğu mücadeleye rağmen hatalar yapmasına neden oluyor. Tyson Chandler’ın varlığı işin savunma kısmında Amare’nin de biraz pisliğini örtüyor dersek çok da yanlış olmaz sanırım.



Ve son olarak da Jeremy Lin fenomeni + diğer parçalara bir bakmak lazım. Jeremy Lin’in bundan birkaç hafta önce yarattığı atmosfer gerçekten inanılmazdı. Aslında masalsıydı desek, daha doğru olur. Şimdi ise biraz daha normal standartlarda bir oyun oynuyor. Lin’in bu takıma saha içinde kattığı en büyük artı biraz daha derli toplu hücum etmekti. Onun yıldızlaştığı dönemde ne Amare ne Melo oynuyordu ve bunun da etkisiyle daha mantıklı hücum eden bir takıma dönüşmüştü New York Knicks. Şu günlerde ise bu özelliklerini tekrardan yitirmiş durumdalar. Lin’in Knicks’te en çok kullandığı oyuncu Tyson Chandler. Yani şu şekilde bir tablo var karşımızda; Chandler’a pick&roll oynatacak, kendisi biraz şut kullanacak, Carmelo’ya istediği topları verecek ve Amare’yi de oyunun içinde tutacak. Keza bu saçmalık derecesindeki ağır yükün altından kalkamadı genç oyuncu. Yine de fena performans vermiyor ve ilk 5’teki yerini koruyor. He ara sıra istediği topları alamayınca Melo’nun hoşnutsuzluğunu kazanıyor ama o kadar da olacak artık. Bu bahsettiğim oyunculardan sonra gelen iki isim ise tam panayırlık. Baron Davis ve J.R Smith. Son derece yüzdesiz ve bir o kadar da fütursuzca şut çeken iki isim. Baron Davis’in asist katkısı verdiğini inkar edemem ancak son derece kötü şut yolluyor. Bu arzu edilenin altında kalan performansına rağmen bir de daha fazla oynatılması yönünde Mike D’antoni’ye istekte bulunmuş. Durduk yerde böyle bir sıkıntı çıktı yani bir de. J.R Smith ise kendisinden beklenen katkıyı hiç ama hiç sahaya yansıtabilmiş değil. Bu iki oyuncu da an itibariyle son derece istikrarsız ve güvenilmez durumdalar diyeceğim ama bu adamlar ne zaman istikrarlı ve güvenilir oldular ki zaten?

İşte Amerika’nın göz bebeği New York’un Knicklerinin sorunları bir hayli fazla. Tercih edecekleri çözüm kağıt üzerinde Mike D’antoni’yi kovmak gibi gözüküyor. Eğer böyle bir karara varılacaksa, çok bekletilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü takım şu sıralar kimliğini kaybetmiş durumda. Bu arada bu yazıyı yazarken Carmelo Anthony’nin takasını istediği yönünde dedikodular yükselmeye başladı. Daha bir sene önce buraya gelmek için yaptığı kapris kalmayan Melo iyice canından bezmiş demek ki. Çünkü şu anda yapılmak istenen sistemin kendisine uymadığı aşikar. (EDIT: Son haber de koçun istifa ettiği yönünde, arkadaş az yavaş olun yetişemedik :) )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder