1 Mart 2012 Perşembe

Nba'in yükselen yıldızları v.2: Roy Hibbert, Greg Monroe



Günümüz basketbolunun modern oyun anlayışında büyüklerimizin alıştığı oyuna göre bariz farklılıklar var. Bütün sporlarda olduğu gibi basketbol da geçilen sürecin sonunda yapısını olağan bir şekilde değiştirdi. Geldiğimiz noktada standart 2 iç 3 dış oyuncu kurgusunun hafif hafif yok olduğunu ve yerine 1 iç 4 dış oyuncu ile oynanan bir sistemin aldığını görüyoruz. Klasik 4 numara oyuncularından artık yüksek posta ve üçlük çizgisi civarlarına aşina olmaları bekleniyor. Örnek verelim; Ryan Anderson. Bu bağlamda orta ve uzun mesafeli şut tehdidi olan uzun oyuncuların sivrilmesi için daha çok şans doğuyor. Basketbol oyununun birbirine geçmiş bir sürü dişlinin uyumlu bir şekilde işlemesiyle ideale yaklaşan bir oyun olduğu kesin. Dört numaraların dışa kaydırıldığı şu dönemde pivot oyuncularının hücumdaki yeri biraz geri plana atılıyor ve sadece işin savunma kısmını iyi yapan oyuncular tercih edilebiliyor. Bu oyunculara örnek olarak da şlak diye DeAndre Jordan'ı yapıştırabiliriz. Kısıtlı katkıların yeterli görüldüğü şu dönemde ofansif fundamentalları yüksek ve post oyununu geliştirmiş uzunların benim gözümde değeri 2 kat yüksek hale geliyor. O yüzden başlıkta belirttiğim bu iki performanslarını arttıran delikanlıyla ilgili bir şeyler yazıyorum. Bu iki oyuncunun da Nba'in "uzun fabrikası" sayılan Georgetown kolejinden mezun olması da kolej döneminin oyuncular için ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor.



Roy Hibbert.. 25 yaşındaki 2.18'lik bu genç adam NBA'deki 4. sezonunu yaşıyor ve bu sene gösterdiği başarılı performansın ödülünü kariyerinin ilk Allstar maçını oynayarak aldı. 2.18'lik bir dev olmasına rağmen Hibbert'la ilgili en beğendiğim şey; alçak post oyununu çok iyi oynuyor olması. Gerçekten bu yönünü geliştirmek için çok uzun mesailer harcadığı anlaşılıyor. Artık topu aldığı zaman ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyor ve hareketlerini kendinden emin bir şekilde oynuyor. Boyunun avantajını da göz önünde bulundurursak Hibbert artık durdurulması zor bir oyuncuya dönüşmüş durumda. Bu gelişimin "kağıt üzerindeki" en güzel kanıtı Hibbert'ın şut yüzdesi. Geçtiğimiz sezon %46 gibi pivot için düşük sayılabilecek bir oran yakalamışken bu sezon 0,50'lik bir artışla %51 'e ulaşmış durumda. Bu süreçte de sayı ortalamasını 12'den 14'e yükseltmiş. Keza serbest atışlarındaki düşüş de olmasaydı bu sayı daha da yukarı çıkabilirdi. Roy'un sayı ortalamasını yükseltirken yanında oynayan oyuncunun Josh McRoberts'tan David West'e dönüştüğünü unutmayalım. Hibbert'ın performansı Pacers'ın ulaşacağı yer açısından da belirleyici olacaktır. Temel olarak hücum karakterli bir oyuncu olmasının yanında defansif olarak da hiç fena sayılmaz Hibbert. Fiziğini iyi kullanıyor ve pota altında sağlam durup kolay sayı imkanı vermemeye çalışıyor. Ancak iyi hücumculara karşı çok zorlandığı maçları da gördük çokça.



Gelelim Detroit Pistons'ın sophomore pivotu Greg Monroe'ya. Yetenek ve potansiyel ise olay işte karşınızda geleceğin en önemli uzun oyuncularından biri duruyor. Klasik çaylaklıktan sophomore'luğa terfi edilen süreçteki yükselişi yaşıyor bu sene Greg Monroe. Yeni jenerasyon uzunların içinde en dikkat çeken oyunculardan biri kendisi ve önümüzdeki sene Allstar'lığa yükselmezse benim için şaşırtıcı olacaktır. Hibbert'da bahsettiğimiz alçak post silahı Greg Monroe'nun da en büyük hücum kozu. Kendi pozisyonunu yaratıp bitirebiliyor. İstatistikleri de hiç yabana atılır cinsten değil. Monroe maç başına aşağı yukarı 17 sayı 10 rebound 2 asist ortalıyor. Ofansif olarak şimdiden NBA'in sayılı pivotlarından biri ama defansif olarak oyununun üzerine koyması gerekiyor. 0.6 blok ortalaması son derece yetersiz ve kendisine yakışmayan bir düzeyde. Ancak zaman içinde beklenilen gelişmeyi bu alanda da gösterecektir. Rezalet yönetilen bir periyodun ardından şimdi yeni bir Detroit Pistons takımı kurulmaya çalışılıyor. Brandon Knight ve Greg Monroe gibi genç isimlerin çekirdeğini oluşturacağı yeni nesil Pistons takımı benim için merak uyandırıcı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder