20 Mart 2012 Salı

Yorgun Aslan, Mücadeleci Sivas ve Abitevladı



Bundan iki gün önce oynanan Fenerbahçe derbisinin etkisi daha her şeyin hepimizin üzerindeydi ki, bu arada bir kupa maçı oynandı. Oynayan taraf yine Galatasaray, rakip ise Sivasspor'du. Hepimizin aklı hala derbideydi diyorum ya, gün içinde belli olan Fenerbahçe'nin seyircisiz oynama cezasının muhabbetleri falan yapılıyordu hala maça sayılı dakikalar kala. İşte ben de bu kafadaydım ki, Fatih Terim'in bugün çıkartacağı 11'i görüp şaşırdım. İnsanoğlu olarak lige o kadar yoğun konsantre olmuşuz ki, "kupayı da kazanalım lan" düşüncesi aklıma gelmiyordu bile. Ancak Terim as oyuncularının çoğuna bu maçta da görev verdi. Bu "kazanmak istiyorum" un sinyaliydi. Tabi ki çıkan kadro doğru mu yanlış mı tartışılır. Malum cumartesi günü müthiş bir efor sarf eden oyuncuların çoğunun sapır sapır oyundan düştüğüne tanıklık ettik. Sivasspor ise Galatasaray'ın düşmesiyle beraber daha da inanmaya başladı tura ve gayretini hep üst seviyede tuttu.

Galatasaray'da bir kaç oyuncudan tek tek bahsetmezsem akşam rahat uyuyamam. Aksayanlar listesinin en üstteki yerine hiç efor sarfetmeden yazacağım isim Albert Riera. İyi oynadığı zaman hakkını veriyorum ama eleştirim yine değişmiyor, kötü oynadığında ise gerçekten çekilmez bir oyuncu. Çünkü Riera bir tek top ayağındayken etkili olan bir adam. Ki o da iyi günündeyse. Kötü günündeki bir Riera'nın ise kaybettiği topların haddi hesabı yok. Zaten hantal kanat oyuncusu sevmem, iyice her hamlesi batmaya başlıyor bana. İyi oynadığı maçlar yok değil, yedekten gelip güzel katkı verdiği oyunlarını hatırlıyoruz ama benim için bu takımın oyuncusu değil ve olamayacak. Riera'nın altına yazacaklarım da tabi ki belli: Sabri ve Sercan. Sercan için umutlu olan saf insanlardanmışım bunu fark ediyorum şimdi. Tekniğinin zayıf olduğunu kabul etmemin yanında geliştirilebilir olduğunu (özellikle de gol vuruşlarının), hızının da avantaj olarak kalacağını düşünüyordum. Ama olmuyor be abi. Adamın kapasitesi buymuş meğer. 4 sene önce de bu kadardı hala da 2 cm ilerletemedi beyefendi oyununu. Kendisi için çok üzücü bir durum. Hani Galatasaray'a 3 milyonluk bir kazık olur en fazla ama kendisi burada tutunamazsa serbest düşüşün içinde bulur kendisini. Sabri'ye artık analiz yapmaya falan gerek yok. Bildiğimiz Sabri işte. Takımdan yollanmasına karşıyım, çünkü artık Galatasaray'ın yerleşmiş isimlerinden biri haline geldi. Kadroda tutulmalı ama 3. alternatif olarak görülmeli diye düşünüyorum. Daha fazlasını veremeyeceğini defalarca gösterdi bize. Son olarak Baros'u kıl payıyla bu listeye eklememeye karar verdim, çünkü çok ama çok şanssız 2 maçtır. Hani Fenerbahçe maçında son saniyede kaçan top girse, bugün de direği yalayan toplarından biri girse yine golcüydü. Şanssızlığını kırar mı, son haftalarda ne yapar bilmem ama bence önümüzdeki sezona daha etkili ve sağlam bir santrfor ile girmeli Galatasaray.

Bugünkü maçta Galatasaray'ın performansındaki düşüşün iki ana nedeni var; yorgunluk ve önemli 2 oyuncunun sahada olmayışı. Yorgunluğun etkilerini en net bir biçimde Necati, Eboue ve maç boyunca Eneramo ile savaşan Ujfalusi'de gördük. Ki çok da normal. Yalnız Aydın'ın neden çıktığını hiç anlamadım onu unutmadan ekleyeyim. İlginçtir ki takımın en iyilerinden biriydi. Umarım sakatlığı falan yoktur. Diğer performansı düşüren etken ise Elmander / Melo ikilisinin olmayışı. Şöyle ki; bu iki savaşçı hem hücumun hem de savunmanın bel kemikleri. Onlardan eksik mücadele eden Galatasaray'ın aksadığını çok net gördük bugün. Arkasında oynayan savunmayı muazzam bir şekilde rahatlatan Felipe Melo'dan eksik olunca çok daha fazla adam kaçırdığını gördük Ujfalusi-Semih tandeminin. Hücumda ise Elmander'in yaptığı işi (hücum pres) yapabilecek bir isim daha yok zaten.

Veee son olarak Mustafa ABİTEVLADI! Ligin en kötü hakemlerinden biri, kesin ve de kesinkes. Bunu son dakikada penaltısını vermediği Galatasaray'ın penceresinden bakarak söylemiyorum, genel bakarak söylüyorum ki adam çok kötü. İki taraf için de futbol için de çok kötü olan bu Abitevladımız aynı zamanda eyyamcı da. Buradaki eyyamcıyı açalım ve diyelim ki; Mesela kritik bir pozisyon oldu ve ev sahibi takımın aleyhine. Bu pozisyonda ev sahibini kollayıp, ertesi 2-3 küçük pozisyonda diğer tarafa yaranmaya çalışan adamdır eyyamcı. Abitoğlu bunların Master'larından biri işte. Çok da fazla bir şey söylemeye gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder