13 Nisan 2012 Cuma

Zaman Beşiktaş için doğru işler yapma zamanıdır..



Türkiye'mizin en büyük 4 kulübünden biri olan Beşiktaş, şüphesiz ki hem şirket hem de futbol takımı olarak iyi bir durumda değil. Yüzlerce milyon liralık borç batağında olan ardı ardına bilançolarında zarar yazan bir şirket ve tüm sevenlerini hayal kırıklığına uğratmış, Beşiktaş ruhunu yansıtmayan bir takım. Şöyle bir tabloya baktığımızda aslında Galatasaray'ın geride bıraktığımız dönemdeki halini çok anımsatan bir görüntü çıkıyor karşımıza. Galatasaray içine düştüğü bu kaostan Ünal Aysal gibi değerli bir başkan ve yönetim grubuyla çıkmayı bildi. Şimdi sıra Beşiktaş'a geldi. Siyah-Beyazlıları içinde bulundukları karanlık tablodan çıkartmak için göreve gelen Fikret Orman'a Allah kolaylık versin, çünkü işleri hiç kolay değil. Ancak tedbirli adımlar atarak, her hareketini düşünüp tartarak ve en önemlisi doğru işler yaparak Beşiktaş'ı hak ettiği yere taşıyabilirler.

Fikret Orman'ın açıklamalarından anladığımız kadarıyla, genel olarak bir "küçülme politikası" uygulayacak Beşiktaş. Ancak bu politika gerçek anlamda iki tarafı keskin bir bıçak. Çünkü hemen hemen her şirkette olduğu gibi, futbol şirketlerinin de yaşamlarını sürdürebilmeleri için esas faaliyet karlarını yükseltmeleri gerekir. Doğal olarak kulüplerimizin esas faaliyet karlarını da futbol takımlarının başarısı oluşturuyor. Yani küçülme politikası çok riskli bir politika aslında. Ancak şu içinde bulunulan şartlar dahilinde bu "küçülme"nin gerekli olduğuna ben de inanıyorum. Demek ki, yapılması gereken şey bu politikayı doğru ve faydalı olabilecek bir şekilde uygulamak.

Fikret başkan önündeki sürecin planlamasını yaparken kuşkusuz ki ilk olarak maliyetleri kısmanın hesabını yapıyordur. Bunun da en doğru uygulanışı kadroyu traşlamaktır. Yani maliyeti yüksek olan ve / veya performansı yeterli görülmeyen oyuncularla yolların ayrılması gerekir. Bu etapta yola devam edilecek oyuncuların doğru seçilmesi yine çok önemli. Örneğin benim bakış açımdan kurulacak olan "yeni Beşiktaş"ta Ricardo Quaresma ve Hugo Almeida'nın yeri yok. Alınacak olan bonservis bedellerinin haricinde sırf bu iki oyuncunun toplam yıllık maliyetlerinden (aşağı yukarı 6.5 milyon euro, yani 15 milyon lira) kurtulmak bile gayet değerli. Bu iki oyuncudan sonra diğer yabancılara göz atıp hangilerinden fayda sağlanabileceğine karar verilmeli. Çünkü eldeki kuş çoğu zaman daldaki kuştan daha iyidir. Kısacası mevcut kaynaklardan olabildiğince yararlanılmalı.



Bu noktada yabancıların içinde iki oyuncudan özellikle bahsetmek istiyorum. İlki tabi ki, Manuel Fernandes. Beşiktaş'ın parlak yıldızı.. Ligimizin en iyi ortasahalarından biri ve Avrupa düzeyinde de üst düzey yeteneklere sahip bir oyuncu. Böyle bir oyuncuyla yolları ayırmak için çok yüksek bir bonservis bedeli alınması lazım. Yoksa Fernandes'in kendisinin gelip "gitmek istiyorum" talebinde bulunmadığı takdirde kadroda tutulması gerekir. Aksi takdirde demin özellikle üzerinde durduğum esas faaliyet karını sağlamak, zayıf bir takım için çok zor bir iş. Diğeri ise Tomas Sivok. Çek oyuncunun durumu şu açıdan önemli, bir kaç ay içinde kontratı bitiyor ve serbest kalacak. Sivok gayet iyi bir savunma oyuncusu ve onu serbest bırakıp, yerine transfer yapılması son derece yanlış bir karar olur. Yıllık ücret konusunda bir ortak nokta bulunmalı ve kadroda tutulmalı diye düşünüyorum. Ersan Gülüm'ün de formunu sakatlık öncesine ne kadar çekebileceğinin soru işareti olduğu bir durumda, Sivok gibi bir istikrarlı oyuncuya kapıyı göstermek ekstra hata olur.

Maliyetleri kısmak ve eldeki oyuncuların bir kısmını satarak kaynak yaratmaktan sonra yapılması gereken şey mümkün olduğunca az bedel karşılığında maksimum performans verecek oyuncuları kadroya katmak. Bu noktada bence yine Galatasaray'ın örnek alınması gerekiyor. Elmander ve Selçuk İnan gibi iki muazzam katkı veren oyuncuyu bonservis bedeli bile ödemeden kadrosuna katmayı başardı Sarı-Kırmızılılar. Melo gibi takımın kilit oyuncularından birini kiralama yöntemiyle İstanbul'a getirdiler. Beşiktaş da bu yöntemleri kullanmalı. Sezon sonunda serbest kalacak olan birbirinden değerli oyuncular var Avrupa'da. Bunların arasından takıma uyacak olanların seçilip şimdiden temasa geçilmesi gerekiyor. Tabi ki, bu oyunculara da yıllık 4-5 milyon eurolar verilmeden mantıklı miktarlarda anlaşılması gerekiyor. Elde tutulacak olan iyi oyuncular, bonservissiz olarak takıma katılacak olanlardan sonra kalan boşluklara da uygun kiralık oyuncuları monte edebilirse Beşiktaş bence çok iyi bir transfer dönemi geçirmiş olur. Çünkü mümkün olduğunca az bonservis bedeli yüküne girilmemesi gerekiyor bu finansal durumda. Daha da önemlisi bonservis bedeli ödenilecek oyuncunun çok iyi seçilmesi gerekiyor. Keza Türk oyuncu piyasasının ne denli büyük bir balon olduğunu biliyoruz.



Bu bahsettiklerim işin takım mimarisi ile ilgili olan kısımlarıydı. Ancak bu kurulacak olan takımı yönetecek olan kişiyi doğru seçmek de çok önemli. Bu konuda Fikret Orman'ın verdiği Tayfur Havutçu ile devam kararını ne yazık ki doğru bulmuyorum. Şu içinde bulunulan şartlarda elindeki kadrodan maksimum verimi alabilecek, daha tecrübeli bir isime yönelmek daha yerinde bir hareket olurdu. Tayfur Havutçu'nun da sportif direktörlük görevine devam etmesinin ve yeni gelecek olan teknik adamla dirsek temasında olmasının takım için daha verimli olacağını sanıyordum. Umarım bu konuda yanılırım ve Tayfur Havutçu başarılı olur ama bence riskli bir hamle.

Günümüz dünyasında yapılan hataların ekonomik karşılıkları çok büyük oluyor. Şu da bir gerçek ki, artık Beşiktaş'ın hata yapma riski kalmadı. Bir an önce ekonomik olarak içinde bulunduğu bu serbest düşüşten çıkmak zorunda. Muhtemelen önümüzdeki süreçte özsermayesini düzeltmek ve iflas tehlikesinden kurtulmak amacıyla bir sermaye artımı yoluna da gidecektir Beşiktaş yönetimi. Bu ve benzeri yolları kulüplerimizin daha sık bir şekilde kullanacağına şahit olacağız gibi geliyor bana.

Sözün özü Beşiktaş'ın önünde uzun ve tümsekli bir yol var. Bu yolda bir çok sıkıntıyla karşılaşacaklardır ama önemli olan Hugo misali karşılarına çıkan tehlikelerden sağ-sol yaparak kurtulmaları. Keza Beşiktaş büyük bir kulüptür ve bu içinde bulundukları kaostan kurtulma yolunu bulacaklardır. Tekrar ve tekrar söylüyorum, gereken iyi bir stratejik planlama ve efektif bir yönetim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder