7 Kasım 2011 Pazartesi

Avrupa Liglerinde son durumlar (Premier League)



Göz açıp kapayıncaya kadar futbol sezonlarının aşağı yukarı 3'te 1'lik bölümünü geride bıraktık. Türkiye'deki durumu zaten herkes aykından takip ediyor ve biliyor, peki Avrupa'nın önde gelen liglerinde 10-11 maç sonunda durum nasıl diye merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz!

İngiltere Premier Ligi

Açıkçası üst sıralar olarak Newcastle haricinde sezon başındaki tahminlerimizi yanıltmayan bir tablo var karşımızda. Gerçi İngiltere'de ilk 6 için tahmin yapmak zaten bir olay değil. Premier Lig'de şu an için liderimiz Manchester City. Şu an için diyorum ama görünen sene sonunda da bu koltuğun sahibi City olabilir. Abartılı bir hücum hattına sahip olan Manchester'ın Clippers'ı 11 maçta 39 gol atıp, yalnızca 1 beraberlik aldılar. Birkaç hafta tempo olarak düşseler de genel görüntüde ortaya koydukları performans müthiş. David Silva'nın futbolunu bir kademe yükseltip her geçen gün 'elit' oyuncuların yanına daha çok yaklaşmasının da bu başarıda önemli bir yeri var.

City'yi takip edenler Manchester'ın Lakers'ı ve senenin sürpriz takımı Newcastle United. Newcastle'ın başarı formülü City'nin ters istikametinde. Ligin en az gol yiyen takımı durumdadalar. Hücumda da yeni transfer (bedelsiz) Demba Ba'nın 8 golüyle ligde 3.lüğe kuruldular. Tabi ki bu tarz takımlar için takım savunması bence her taktiğin önünde. Eğer ki kendinden daha iyilere karşı mücadele edecek kadro kaliten yoksa, çok iyi mücadele etmeli ve çok iyi 'takım' savunması yapmalısın. Heyhat hayat da böyle değil midir zaten! Manchester United ise gençleştirilmiş takımıyla City'i 5 puan arkadan takip ediyor. Ben United'ın kadrosunun Rooney, Evra, Vidic (hadi bir de Nani tamam) haricinde aslında Manchester United hedeflerinin kadrosu olduğunu düşünmüyorum. Ancak şöyle de bir şey var ki takım kimyası dediğimiz şey Kırmızı Şeytanlar'da en üst düzeyde. Altyapıdan çıkan her çocuk sanki 3-5 yıldır A takım oyuncusuymuş gibi oynayabiliyor. Bu oldukça değerli bir meziyet. Yaşlanmaya başlayan takımların yapmak zorunda olduğu değişikliği Manchester bu sene yapıyor. Bu değişim sürecini de bence gayet başarılı atlatmaktalar.

Bu yukarıdaki üçlüyü Chelsea, Tottenham ve Liverpool takip ediyor. Chelsea'de sıkıntı var. En basitinden bu kadar kaliteli hücum oyuncularının olduğu bir takımda en golcü oyuncu 33 yaşındaki Frank Lampard olmamalı bence. Nerede bunun Torres'i, Anelka'sı, Lukaku'su.. Villas-Boas'ın bu oyunculardan yeterli verimi alamadığını düşünüyorum. Torres ise üzücü bir vaka. Chelsea'ye geldiği andan beri bildiğimiz Fernando Torres değil. Onunla ilgili Hıncal Uluç'un haklı çıkması mide ağrılarına sebep oluyor. Hıncal transferinin olduğu gün 'bu günden itibaren Torres bir daha iyi top falan oynayamaz, göreceksiniz çöküşe geçecek' tarzı birşey yazmıştı. Neyse, Chelsea'de sorun aslında biraz genel. Yani oyunu henüz istedikleri gibi oynamıyorlar. Tahminimce ocak transferinde Villas-Boas'ın isteğiyle takımda birkaç değişiklik olacaktır.

Tottenham da seneye kötü başlayanlardandı. Ancak Adebayor ve Scott Parker transferleriyle takım kendini buldu ve gayet iyi bir şekilde yoluna devam ediyor. Bu iki isim nokta transferler oldu diyebiliriz. Adebayor o Van der Vaart, Modric, Bale gibi isimlmerin besleyeceği güçlü ve yırtıcı forvet eksiğini kapattı. Scott Parker ise sezon başında Tottenham için en aksayan bölge olan orta sahanın göbeğine cuk diye oturdu. Sezon sonuna kadar bu civarlarda tutunacaklar ve ilk 3ü de zorlayacaklardır.

Gelelim Liverpool'a. Liverpool'da da kendini bulma çabası devam ediyor. Gerrard'ın "müzmin sakat" olması ciddi bir handikap. Orta sahada onun gibi bir yıldızın eksikliği belli oluyor. Zaten kadroyu şöyle bir karşımıza alıp baktığımızda Newcastle hariç demin saydığımız bütün takımların 1 gömlek altında. Hele ki bir de 'spor dallarında son yıllarda atılmış en büyük kazık nedir' sorusunun canlı karşılığı da orda duruyor. 35 milyon pound..41 milyon euro.. ANDY CARROLL. 10 maçta 2 golü var aslında parasının karşılığını veriyor diyebiliriz(!). Neyse, şu durumda Liverpool'un daha yukarılara çıkması biraz zor görünüyor ama ben Liverpool'u severim keşke çıksalar o ayrı.

Ve son kodaman Arsenal.. Sezona sözlük anlamıyla kabus gibi başladı Arsenal. Bunun da reaksiyonu olarak genel takım stratejisine ters olarak can havliyle 3-4 oyuncu transfer ettiler. Ancak haklarını yemeyelim bu transferler sonrası takım toplanmış durumda. Büyük krizden çıkmasını bildiler. Chelsea deplasmanındaki 5-3'lük galibiyet de 'biz hala Arsenal'iz' der gibiydi. Robin van Persie almış skor yükünü omuzlarına takımı taşıyor. Ancak bence yeterli bir yedeği yok. Olası bir sakatlık halinde Arsenal'in skor üretmede sorun yaşaması çok yüksek ihtimal.

İngiltere'de ilk 7 bu şekilde.. Ligin koca oğlanları beklenileceği gibi üst sıralara kurulmuş durumda. Alt sıralardaki takımları çok fazla takip etmediğim için onlarla ilgili detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazıkki. Diğer ligler ile ilgili yazılar da ardı ardına gelecek. Şimdilik herkese iyi bayramlar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder