11 Eylül 2011 Pazar

Beceremedik.



Sırbistan maçıyla ilgili hiç umudum yoktu ama bu şekilde yenilmek insanı çok üzüyor. Olimpiyatlara da gidememiş olduk bu mağlubiyetle. Zaten hatalarımızı eksiklerimizi çok konuştuk, tekrar tekrar yanı şeylerden bahsetmeye de aslında çok gerek yok. Artık yapmamız gereken bu turnuvadaki kötü oyunumuzdan dersler çıkartıp, bir daha yapmamaya çalışmak.

Tecrübeli dediğimiz, takımın liderleri dediğimiz Kerem Tunçeri ve Hidayet Türkoğlu'nun bu kadar kötü oynadığı zaman zaten işimiz çok zor. Özellikle de üst düzey oyun kurucu eksikliği yaşadığımız bu jenerasyonda Kerem'in iyi oynaması bizim için zaruri. Ersan ise ayrı bir üzücü durum. Şutları en büyük silahı olan bir oyuncunun şut kaldırırken bu kadar tedirgin olması çok şaşırtıcı. Şut krizimizi bir tek Ersan'la da sınırlamamak lazım. Takım halinde rezalet şut atıyoruz. Bomboş şutları bile değerlendiremiyoruz. Oysa ki, Dünya Şampiyonası'nda yüksek yüzdeli şutlarımız önemli bir silahımızdı. Serbest atışlarda ise tabiri caizse şaka gibiyiz. Bu kadar çok serbest atışın kaçmasını teknik şeylerle açıklamak mümkün değil. Artık bu psikolojik bir zaafımız oldu. Bu kadar serbest atış kaçırmasak, kaçırdıklarımızın yarısını atmış olsak yenildiğimiz maçların yarısını kazanırdık. Hiç bir üst düzey takım bu kadar serbest atış kaçırmaz. Bunu bizim oyuncularımızın deli gibi çalışması lazım. Hem şut için hem de serbest atış için haftalarca antrenman yapmaları gerek, çünkü bu şekilde olmaz.

Bu turnuvayla ilgili bizim adımıza tek olumlu şey herhalde Emir Preldzic ve Enes Kanter'in performansları. Emir'i zaten yakından tanıyoruz ama Enes'in bu katkısı çok değerli. Pota altında birebir oyunu çok iyi ve kendi kendine orayı karıştırıp sayıyı çıkartabiliyor. Önümüzdeki yıllarda muazzam bir pota altı oyuncusuna dönüşebilir. Atletik özellikleri ve rebound yeteneği de buna müsait.

Ne yazık ki bir başka hayal kırıklığı da Orhun Ene ile ilgili. Kendisine çok güveniyordum ve başarılı olmasını çok istiyordum ama açıkçası güvenimi kırdı. Çoğu maçta çizdiği son setler gerçekten fiyasko oldu. Tabi kendisi başka şeyler çiziyor da oyuncular hiç bir seferinde uygulayamıyorsa durum başka, ancak öyle değilse çok ama çok zayıf. Bu kaçan son topları şanssızlığa bağlamak da işin kolayına kaçmak. Her şeyi şanssızlığa bağlarsak hiç bir yere varamayız. Ya o maçı o son topa bırakmayacaksın ya da o son topu verimli kullanmanın bir yolunu bulacaksın.

Keşke İzzet'i kadroya almak yerine Doğuş Balbay, Barış Ermiş ve ya Tutku Açık'tan biri kadroda olsaydı. Ancak bunları turnuva bittikten sonra konuşmak kolay tabi ki. Ne yapalım bu turnuva da böyle oldu, önümüze bakıp kendimizi geliştirmemiz lazım. Çok üzgünüz doğal olarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder