18 Eylül 2011 Pazar

Size her yer Milano mu olsa acaba?



Trabzonspor dün akşam Inter galibiyetinden sonraki ilk maçına çıkarak Avni Aker’de İBB’ye mağlup oldu. Rotasyon yapmak her zaman belli başlı riskler taşır ama birden fazla kupa için yarışıyorsanız da zaruridir. Bu rotasyonun negatif sonuçlarını Barça bile yaşıyorsa, Trabzonspor’un da yaşaması çok normal.

Maçın geneline bakarsak İstanbul Büyükşehir Belediye her zamankinden farklı değildi. Yine bildiğimiz gibi savunmayı (bu savunma 11 kişi kapanarak değil) ve mücadeleyi ön planda tutarak, kontradan bulursak atalım felsefesiyle oynadılar. Dikkat edecek olursak bu felsefenin ürünü olarak gollerini büyük takımlara karşı genelde son 15 dakika içerisinde atıyorlar. Bunun da nedeni bütün maç boyunca bastıran gol arayan rakibin yorulmuş olması. Dün de bu tablonun bir benzerini yaşadık. Dakikalar ilerledikçe Inter maçının yorgunluğu da Trabzonlu oyuncularda hissedilmeye başlandı.

Belediye hiç oyun disiplininden kopmadan bu skora ve en azından beraberliği koparmaya yönelik oynasa da, bence Trabzon’a yazık oldu. Maçın 90 dakikasına yayılmasa da ara sıra yine çok güzel bir futbol sergilediler. Ayrıca iki topları da direkten döndü, özellikle Alanzinho’nun ki çok şık bir gol olabilirdi. Bu maçta yenilseler de geleceğin Trabzon için aydınlık olduğunu düşünüyorum. Bu aydınlığa gölge düşüren şey ise Robert Vittek’in sakatlanması oldu. Şampiyonlar ligi maçında da dünkü maçta da gayet verimli oynayan Vittek’in daha ligin başında bu denli ciddi sakatlanması çok yazık oldu. Aynı zamanda sadece yazık olmadı Trabzonspor’un hücum gücüne de ciddi etki yaptı.

Trabzonspor’un orta sahasına bakacak olursak Selçuk krizini aşmış görünüyorlar. Türkiye’de her yaşlı oyuncuya tecrübeli deme hastalığı vardır. Ancak ne yazık ki bu iş böyle değil. Tecrübeli oyuncu dediğin tecrübesini sahaya yansıtabilen oyuncudur. Örneğin Sabri 35 yaşına da gelse tecrübeli oyuncu olamayacak. Zokora ise bu kimliğini sahaya çok net yansıtıyor. Takımın lideri olmuş durumda ve her pozisyonda doğru oynuyor. Yeri geldiğinde topu taşıyor, yeri geldiğinde dönüp savunma oyuncularına pas veriyor. Onun bu doğru ve yönlendiren oyunu Colman’a da yaramış.

Halil Altıntop ise benim beklentimden daha fazla katkı verecek gibi gözüküyor. Geçen sene Umut Bulut’un üstlendiği rolü bu sene Halil’den görebiliriz. O alman disiplininin körüklediği mücadelesi Umut’u aratmıyor. Bitiricilikte ise sıkıntı çekse de, sonuçta kıyasladığımız isim de Umut. Bakalım daha da form tutarsa eski günlerindeki düzeyine çıkabilecek mi.

İstanbul Büyükşehir Belediye için esas lig önümüzdeki hafta başlıyor. Muhteşem bir başlangıç yapan İBB’nin bunu küçük takımlara karşı da devam ettirebilmesi lazım. Çünkü uzun vadede bakarsak Türkiye’nin en istikrarlı takımı diyebileceğimiz İBB, yıl içlerine bakacak olursak bir o kadar istikrarsız. Bu sene bunu aşmalılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder