Öncelikle şöyle bir şey var ki, Romanya’nın 4 takımla (1 Şampiyonlar ligi, 3 Avrupa ligi) yer aldığı Avrupa kupalarında 2 takımla devam ediyor olmamız, bütün ülke olarak tek kelimeyle utancımızdır. Slovakya’nın bile Avrupa kupalarında 2 takımla devam ettiğini söylemem herhalde bu rezilliğin kanıtı olur. Kulüp bazında özellikle son 2-3 senedir büyük bir çöküşe girdik ve artık hatalarımızdan ders alma zamanı geldi de geçiyor bile. Artık kendimizi toplayıp doğru yönetilmemiz gerekiyor. Çünkü her şeyin başı bu, doğru yönetilmiyoruz. Eğer önümüzdeki 1-2 sene de bu şekilde Avrupa’da fiyasko sonuçlar alırsak büyük ihtimalle Şampiyonlar Ligi’ne giden takımımız bile kalmayacak (ön eleme oynanma ihtimali). Neyse bu kısa girişten sonra Beşiktaş ve Trabzon’un dün ve bugün çekilen gruplarına bir göz atalım.
Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Trabzonspor’un grubu; Inter – CSKA Moskova ve Lille. Kabul edelim ki Trabzonspor’un çekebileceği en iyi kuralardan biri. Öncelikle 1. Torbadan gelecek olan takım kim olursa olsun büyük ihtimalle içerde de dışarıda da 3 puanı alacak. O yüzden bizim için 2. ve 3. torbalar önemliydi. Her ne kadar Rus takımları her zaman bize ters gelse de 2. Torba’dan CSKA’yı çekmek bence gayet güzel. Hatta tartışılabilir ama bence 2. Torbadan gelebilecek en kolay rakibi kaptık. Peki, CSKA ile çok güç farkımız var mı? Evet, bunu da kabul edelim ki var. Trabzon’un en önemli 3-4 oyuncusunu kaybetmesinin takımı en azından şimdilik nasıl etkilediğini de geçtiğimiz maçlarda gördük. Ancak Trabzonspor’un 2-3 transfer daha yapacağını düşünecek olursak, özellikle içeride baş edemeyeceğimiz bir rakip de değil. 3. Torbadan ise Lille geldi. Lille benim düşünceme göre “bir futbol takımı nasıl doğru yönetilir ve başarılı olur” konusunda üzerine tez yazılabilecek bir takım. 5 sene önce belki de hiç birimiz Lille’i bilmiyorduk bilsek de takip etmiyorduk ama şu anda hepimiz yakından tanıyoruz. Gervinho – Hazard – Moussa Sow üçlüsüyle müthiş bir hücum hattı kuran Lille geçtiğimiz yıllarda diğer bir temsilcimiz Fenerbahçe’yi elemeyi başarmıştı. Ancak Lille’de de bu sene önemli bir kan kaybı oldu. Gervinho ve Cabaye gibi çok önemli iki ismin başını çektiği 4-5 oyuncu ile yollarını ayırdılar. Gervinho’nun yerine Saint Ettien’den sağ açık Dimitri Payet transfer edildi ancak bana kalırsa geçtiğimiz sezonki güçlerini yakalamış değiller. Yine takviye yapılmış bir Trabzon’un içeride Lille’in altında kalmayacağını düşünüyorum. Her ne kadar güzel bir grup çekmiş de olsak Trabzonspor’un işi çok zor olacak. Bursaspor gibi olacağını düşünmüyorum ama bu gruptan çıkmak da bana kalırsa mucize olur. Hedef 3.lük olmalı ki bu bile zor. Çünkü sadece kağıt üzerinde bakmamamız lazım, CSKA da Lille de her sene buraları oynayan ve üst düzey futbola alışık takımlar. Trabzonspor’un bu konudaki zaafları önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır.
Avrupa Ligi’nde Beşiktaş’ın rakipleri ise; Dinamo Kiev – Stoke City ve Maccabi Tel-Aviv. Trabzonspor’un tersine Beşiktaş oldukça (tabiri caizse) “pis” bir kura çekti. Öncelikle Dinamo Kiev ve diğer Ukrayna-Rusya takımları zaten sanırım Beşiktaş’ın baş düşmanları. Türk takımları olarak da illa ki her sene bir Rus ve ya Ukrayna takımıyla eşleşiyoruz ne hikmetse. Dinamo Kiev’i hepimiz tanıyoruz fiziksel olarak çok güçlü olan ve ihtiyacı olan golü bir şekilde bulan bir takım. Rusya deplasmanı bizim için yine kabus gibi olacaktır. Ancak grubu esas zorlaştıran ise 3. ve 4. torbadan gelen rakipler. Stoke City’yi Beşiktaş’lı olsam hiç mi hiç istemezdim. Bu Premier League takımlarının böyle bir durumu var. Stoke City gibi orta sıra takımlar Avrupa kupalarına ender katıldıkları için Avrupa puanları çok düşük oluyor. Bu nedenle de böyle 3. ve ya 4. torbadan giriyorlar. Ancak hiç de 3. torbadan geldi diye küçümsenecek bir takım değil Stoke City. Bu sezon Stoke’u 1-2 kez izleme fırsatı buldum ve fiziksel olarak (doğal olarak bir İngiliz takımı) çok iyi ve dinç bir durumdalar. Şahsi düşüncem Türkiye liginde oynuyor olsalar ilk 3’e oynarlar. Beşiktaş’a özellikle deplasmanda zorluk çıkartabilecek bir ekip. İnönü’de ise kesinlikle yenmemiz lazım. Stoke’a İstanbul’da verilecek bir puan çok büyük bir dezavantaj yaratacaktır. Ancak kendimizi de küçümsemeyelim Simao’lu Quaresma’lı Fernandes’li Beşiktaş da zaten içeride kolay kolay puan kaybetmeyecektir. Son rakip ise Maccabi Tel-Aviv. Açıkçası 4. torbadan Maccabi’yi de istemezdim. Kalite olarak tabi ki yakınımıza bile yaklaşacak durumda değiller, ancak İsrail deplasmanları da her zaman zor geçer. Beşiktaş’ın içeride ve dışarıda Maccabi’yi yenerek 6 puanı alması kendisini rahatlatacaktır. Türk takımları olarak beklenmedik maçlarda puan kaybetmekte üstümüze yoktur. Bu yüzden Beşiktaş bu sıkıntılı grupta gereksiz puan kayıpları yaşamamalı ve her maçı büyük bir ciddiyet ve disiplinle oynamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder