25 Ağustos 2011 Perşembe

Real Madrid - Galatasaray


Öncelikle uzun zamandan sonra Galatasaray’ı Real Madrid gibi bir takımla oynarken izlemek keyifliydi. Malum 4-5 senedir Şampiyonlar Ligi’ne gidilmediği için bu tarz maçları pek göremiyoruz. Bu maç Galatasaray’ın doğal olarak hazırlık döneminde verdiği en ciddi sınav oldu. Peki bu sınavdan geçti mi? Bana kalırsa evet geçti.

Maça çok istekli ve hırslı başlayan Galatasaray ilk 20 dakikada maça hükmeden taraftı. Maça başlayan 11’in en çok göze batan eksiği sol açığın etkili kullanılamamasıydı. Terim maçın başında Kazım’ı o bölgede kullanmaya çalıştı. Ancak Kazım’ın sol açıkta sağda olduğu gibi etkili olmayacağı aşikar. Galatasaray’a esas güç katan ise orta sahada oynayan üç yeni transferi; Eboue, Melo ve Selçuk. Üçünün de aynı anda sahada olması gerek teknik ve yetenek gerek ise oyun zekası olarak fark yaratıyor. Eboue’nin ise fiyat/performans açısından kusursuz bir transfer olduğu bir kez daha belirtmek gerekiyor. Bence Arsenal’de de gayet rahatlıkla oynayabilecek bir oyuncu. Avrupa’da oynanılmayacak bir senede Eboue’yi saçma sapan paralar saçmadan ikna etmek bir transfer başarısıdır. Orta sahada Sabri’nin ise aksadığını söylememiz gerekiyor. Çok top kaybı yapıyor ve gerekli yerde gerekli hamleyi yapamıyor. Orta saha oyuncusu ayağına topu aldığı anda 2-3 saniyede gerekeni yapması gerekir. Geç kaldıkça rakibin topu çalma ihtimali artar.

Bu 20 dakikadan sonra oyunun sonuna kadar maça hükmeden taraf tabi ki Real Madrid oldu. Galatasaray’da bu dakikadan sonra göze çarpan sorunların başında kesinlikle defansın yetersiz olması geliyor. Kalede Muslera gibi bir kaleci olmasa büyük ihtimalle daha farklı bir sonuç ortaya çıkardı. Bence Muslera bugün kalitesini ve farkını gösterdi. Kalecilik önsezilerinin çok iyi olması, pozisyonları sürekli takip edip ona göre hareket etmesi ve oyundan kopmayıp konsantrasyonunu sürekli yüksek tutması en büyük artıları. Yüklü maliyetinden çok daha fazlasını Galatasaray’a verecek gibi gözüküyor. Defans hattına gelecek olursak, özellikle Servet’in de çıkmasından sonra çok ama çok yetersiz bir hal aldığını gördük. Çağlar – Hakan ve Gökhan’ın bir arada oynadığı bir büyük takım defansı olamaz. Her ne kadar bugün Gökhan’ı beğenmiş olsam da, derinlemesine atılan toplarda bu kadar fazla geçit veren bir savunma hattı ilerleyen maçlarda da Muslera’ya çok iş düşeceğini bize gösterdi.

Daha maç başlamadan bile açıkça görünen bir sorun vardı; yedek kulübesinin yetersiz olması. Yedekten giren her oyuncu yerine girdiği ismi çok aratıyor. Belki yapılacak 1-2 tane daha transferle bu sorunun kısmen önüne geçilebilir. Transfer demişken bu akşamki haberlere göre Podolski ile anlaşılmış. Gelirse kendi adıma mükemmel bir transfer olduğunu düşünüyorum. Sol kanatta Arshavin’le beraber Arda’nın yokluğunu aratmayacak yegane isimdi. Büyük takımların kanat oyuncularının gole yakın oyuncular olması gerekir. Podolski ve bu sene müthiş bir çıkışa başlayan Kazım bu ihtiyacı giderecektir. Kazım önceki yıllarda golcü bir isim olmamasına rağmen bu sene bu anlamda da takıma katkı vereceğini düşünüyorum. İleri hatta ise Baros’u bugün hiç beğenmedim. Bana ilk geldiği senelerdeki Baros’u bir daha izleyemeyiz gibi geliyor. Eğer bahsedildiği gibi 7-8m euroluk bir teklif varsa bence kesinlikle satılması gerekirdi. Tabi ki bu saatten sonra satılıp yerine başka kaliteli bir forvet bulup alınması zor olur.

Kısacası Galatasaray için güzel bir hazırlık maçı oldu. Sabri kaptan olarak Sergio Ramos’un elini sıkıp kupa aldı. Evet ilginç bir görüntüydü. Son olarak Türk takımlarının genetik problemi duran top savunmasının bu sene de Galatasaray’ın başını çok ağrıtacağını söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder